30 Aralık 2010 Perşembe

Güle Güle Git


Gidiyorsun..


Işık ve gizem dolu bir geminin dalgalara eteklerini sürüyerek ağır ağır uzaklaşması gibi gidiyorsun.
Oh olsun. Diyorken bir yanım,diğer yanım kederden yorulmuş gibi.

Oysa ne çok kırdın kalbimi.Ne çok 'bitsin artık' dedirttin.
Nice geceler böldün uykumu nedensiz.
Nice özlemleri tutuşturdun küllerinden haince.
Ağladıkça ben, sen cadı kahkahaları attın keyifli.

Elinde kaderin silgisi hayatımdan isimler de sildin yine.
Son gülüşleriyle hatırladığım çocuk kadınların, eski isimlerini eksilttin defterimden.


Ama yok,hakkını yiyemem.Arada insafa geldiğinde oldu.
Çocuklarımla şarkılar söyleyip,gülüştüğüm zamanlar verdin.
Sevdiklerimle paylaştığım sofralar kurdurdun cömertçe.


Uzak illerin,rüya sahillerine düşürdün yollarımı.
Yaz gecelerinde yakamozdan köprüler kurup masal diyarlarına uğurladın beni.


Pırıltılı kalplerle yollarımı kesiştirdin.
Ayrılık hediyesi gibi armağan ettin bana Sarp'ın kollarından nice güzel insanın dost sıcaklığını.
Giderayak 'Beni bunlarla hatırla'. Dedin sanki.


Tamam .Dedim bende.
Sildim gözlerimi.
Sımsıkı sarıldım verdiğin armağana.


Şimdi yolculuk sırası sende.


Nereye gidiyorsun bilmiyorum.
Eski yılların biriktiği yerin adı nedir?Onu da bilmiyorum.


Sen güle güle git.
Ben seni aldıklarınla değil,verdiklerinle hatırlayacağım zaten.


2010......Teşekkür ederim.

29 Aralık 2010 Çarşamba

Hani Lösev'e Gitmiştik Ya..

Hani çocuklar için sevgi dolu paketler göndermiştiniz.
İçlerinde atkı,bere,eldiven ve çokça sevgi olan.
Hani geçen hafta sonunda sevgili Handan Hanım'a teslim etmiştik.
Hani Sevda'nın (bilgeveannesi) bir arkadaşı 40 adet giysi göndermişti.
Kocaman bir kutu dolusu.
Hani Esra ilk ördüğü takımlarla etkinliğimize katılmıştı.
Şükranları hepiniz adına alıp böyle mutlu olmuştum işte..

Çağrıma, bir adımıma koşarak gelenlere,
başkalarının da elinden tutup getirenlere,
hatta sadece katılmayı gönlünden geçirenlere binlerce teşekkür ederim.
Sevgi ve dua ile.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Sarp'a Dair Güzellikler

Dün Pamuk Prens Sarp'ın ve Sevgili Ailesinin muhteşem günüydü.
İyiliğin,sevginin ve duanın
neredeyse elle tutulabilir hale geldiğine şahit oldu bir sürü güzel insan.
Ben küçücük standımda Sevgili Pino'nun ve Bengi'nin Sarp için tasarlayıp hazırladıkları takvimleri sattım.
Alanlara her rakamın üzerini mutlulukla karalamalarını dileyerek teşekkür ettim.
Dün benim için de,
yürümeye çalıştığım yolda ne kadar çok insan olduğunu gördüğüm,
bir çok pırıl pırıl genç yürekle tanıştığım bir gündü.
Teşekkürler....Binlerce....

25 Aralık 2010 Cumartesi

Lösev'e Gidiyoruz


Biz bugün LÖSEV çocuklarımız için hazırlanan
atkı,ber ve eldivenleri teslim etmek üzee Lösev'e gidiyoruz.

Nazan,Esra,Bilge ve Annesi de benimle olacaklar.
Biliyorum bir de sizin sevginiz eşlik edecek bize.

Görüşmek üzere dostlar.
Dilerim sizi de güzel bir gün bekliyordur.

23 Aralık 2010 Perşembe

Dilek Listesi


Zaman geçiyor,listeler yenileniyor.
Geçen yıl sonunda forumdaki arkadaşları yeni yıl dileklerimizi sıraladığımız bir köşeye davet etmiştim.
Başına yazmışım bir de.
Öyle sıradan sağlık,mutluluk dilekleri yok.
Zaten birincisi olmadan bişey olmuyor,ikincisi ise göreceli.
Dünya barışı falan da hikaye diye.
Üstelik böyle bir liste hazırlamak hiç de kolay değilmiş demişim.
*************
2010 İçin;
***
-Bu yaz Küçük Ev de daha uzun kalabileyim.
(Olmadı,hatta daha kısa süre kaldım ama ardından Bodrum a gittim.)
-Bir sürü misafirim gelsin,hepsi sevdiklerim olsun.
(Evet,evet balkondan kapı eşiğine kadar yatak serdim,çok güldüm,çok eğlendim)
-Artık Londra ya gidebileyim.
(Bu gidişle kuzenlerin torunlarının düğününe,gümüş saplı bastonuma yaslanarak..)
-Anneme,çocuklarıma daha çok vakit ayırabileyim.
(Hah,bu oldu işte.Çekmece düzeni,dolap dipleriyle daha az ilgilendim geçen yıl.
Koridorda adımlarıma eşlik eden tozları görmezden geldim,
camları yağmurun ardından şöyle bir bezle siliverdim :)
Haftasonları çocuklarla daha çok film izleyip annemle hamur işleri yaptım.)
-Evim daha az dağılsın,daha çabuk toplansın.
Mümkünse hiç kirlenmesin.
( Bu dileğim de 12 ay sonra gülmeme yaradı sadece )
-Bütün yarım işlerimi tamamlayayım.
Aklımı kurcalayan,huzursuz eden ama yapmasam olmazlarım yapılmış olsun.
(Eksik dilemişim,bu kervana yenileri katılmasın demeyi unutmuşum)
-İstanbul'a gideyim.Vapura bineyim,ada ya-moda ya özlediğim her yerine uğrayayım.
( Gerçekleşmesi en kolay görünen dileğim ağırlaşıp çöreklendi içime.
İncecik bir sızı olup kaldı sonrasında )
-Daha sakin,akıllı-uslu olayım.Deli deli koşturmayayım artık.
(Dedikten bir kaç gün sonra deli koşturmalardan biri sırasında kolumu birkaç yerinden kırdım.
Ama uslandım mı?Sanmam.
Öyle olsaydı evde adım 'kopuk uçurtma'ya çıkmazdı değil mi ya?)
-Daha az şeker tüketeyim.
Tatlının yerine daha faydalı birşeyi daha çok seveyim.
(Ben bu dilekleri yazmamış,lambadan çıktığını düşündüğüm bir cin e sıralamışım galiba.
Yoksa bu olmayacak şeylerin listede işi ne ?)
-Bir Huzur Evi ne düzenli ziyaretler yapabileyim.
(Ziyaret sayısı az olsada,etkinlik süperdi doğrusu.Telafi etti diyelim)
-Seneye bu zamanlar böyle bir liste oluşturabileyim.
(Çaktırmadan ömür istemişim...Akıl planlarken kader gülmezmiş gibi...)
********
İşte böyle;
Geçen yıl siz neler dilediniz,hangilerinin gerçekleşmesiyle sevindiniz bilmiyorum.
Ama gelecek yeni yıl için dilediklerinizin gerçekleşmesini temenni ediyorum.
Bu arada üstteki liste, sizin daha makul dilekler sıralamanıza yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Müze Geziyoruz-Mehmet Akif Ersoy Müze Evi


Ankara ya gelen misafirlerimi gezdirdiğim güzergahın ilk duraklarından biridir
büyük şairin yaşadığı ve içinde İstiklal Marşımızın şiirini yazdığı ev.

Bugün M.Akif Ersoy un doğum günüymüş.
Ruhu Şad Olsun.

Yıllar önce evi ilk kez gezdiğimde görevli bana ,
şairin bir sabah namazı sonrası marşın mısralarını duvara yazdığını,
şimdi o duvarın Dil Tarih Coğrafya Fak. de bulunduğunu söylemişti.




18 Aralık 2010 Cumartesi

Malum Bugün Cumartesi;

Siz mırra fincanlarıma ve uzaklardan gelen özel tepsisine bakıp,

Serpil'in benim için boyadığı şiş kutusuna özenirken ,
Ben bugün Sheraton daki UNİCEF çadırını ziyaret edip
ardından arkadaşlarımla tiyatroya gideyim diyorum.

'Oh...Ne alâ' Demeyin sakın.
Çünkü sabah yataktan akarak kalktım.
İşe gelip çalıştım ve akşam ateş içinde yatıp sayıkladığımı unuttum gitti :)

16 Aralık 2010 Perşembe

Eğer Ankara da Yaşıyorsanız

Ve eğer 26 Aralık Pazar günü Sarp için,
kendiniz için iyi bir şeyler yapmak istiyorsanız;

Bekliyoruz efendim.

Sadece Oyuncak İstiyorum


Atöye Kedi'nin bu çağrısını duymamak mümkün mü?
Ben uzun uzun anlatmayayım da sizi Yeşim'in güzel bloğuna yönlendireyim.
Bakmayın başlığın mütavaziliğine.
Belki siz de bir paketin içine sadece oyuncak değil ,
Defter,kitap,kalem..koyar,çocukların yüzünde kendi tebessümünüzü oluşturursunuz.

Not:Fotoğraf Lösev için düzenlediğimiz örgü oyuncak etkinliğinden.
Bellekde konuya uygun bu fotoğrafı bulabildiğimden,ya da eski gırgır okuyucularının malumu üzre yakında 'Muhlis Bey' olacağımdan ekledim buraya.
Baksanıza her satırda çıkar oldum karşınıza .

15 Aralık 2010 Çarşamba

Çocuklarımız Üşüyormuş :(

Dün LÖSEV Halkla İlişkilerden Handan Hanım aradı beni.
Çocukların hastane ve diğer birimler arasında gelip giderken,(biraz da ipek saçları şimdilik azaldığından) başlarının üşüdüğünü ,20 kadar çocuğumuza atkı-bere gerektiğini söyledi.
Bu bilgi kendisine ulaşınca hemen beni aramış.
Ben de 'tabii ki temin ederim,zevkle' dedim.
Şimdi;10 kız-10 erkek çocuğumuz için bir mağazadan atkı-bere almak kolay.Bu mutluluğu sizlerle paylaşmamaksa bencillik diye düşünüyorum.
Siz de elinizin sıcağı ilmeklerine işlemiş bir bere ya da atkıyla o küçük başlardan birini ısıtmak isterseniz bana yazın.
Ben inşallah 25 Aralık da Lösev deyim.Sizin sevgilerinizi de götürmekten mutluluk duyarak.

14 Aralık 2010 Salı

Arkadaş

Okulun arka bahçesine sınır çızen yardan aşağıya
çığlıklar atarak koşan iki kız çocuğunu hatırlarım.
Biri daha sarı,diğeri daha mavi iki küçük kızı.
Zamanla,iki evin iki kızı olmalarını hatırlarım sonra.

Ayrı düşülen vakitlerde,ayrı ailelerin bambaşka hikayelerine katılmalarımızı.
Sonra aynı şehirde 'kelebeğim' diye başlayan mektuplarını aldığımı hatırlarım.
O nun hep cıvıltılı bir Çalıkuşu olduğunu.
Yıllar sonra sayıca çoğalmış olarak yine birlikte gezilen yerleri,
fırtınada sandal sefalarını,göl kenarında böğürtlen toplamaları.
Çikolata sosundan kaytan bıyık yapan oğullarımızın muzip suratlarını.
Denizde gülmekten yüzemeyip boğuluyoruz sanılmaları.
Yıldızların çatıya aktığı yaz gecelerinde sabahlamaları...
Tutulan dileklere gülmeleri...Hep gülmeleri.

O şarkı çaldığında telefonlara sarılmaları ,ille de birlikte dinlemeleri.
İncecik seslerle tahta sıradaki iki çocuğun
mezuniyet gününde içleri burkularak söylediği dizeleri
bir kez daha birlikte söylemelerini hatırlarım.

''....Ortak olmak her sevince,her derde kedere.
Ve yürümek ömür boyu beraberce ellele.
Dolduramaz boşluğunu ne ana,ne kardaş,
Bu en güzel,bu en sıcak duygudur arkadaş.....''
Derken,
bunun gerçek oluşuna 40 yıl sonra yine birlikte şaşırmamızı...

*********

Dilerim sizinde yaşadığınız yılları anlamlı kılan ayaklı bir flash belleğiniz vardır.
Tüm yazdıklarım bu işlemeyi görünce döküldü zihnimden.
'Kar da Ankara 'başka güne kaldı böylece.



13 Aralık 2010 Pazartesi

Teşekkürlerle


MUŞ-Kızılağaç YBO nun öğrencileri gönderilenlerle çok mutlu olmuşlar.
Benim paket hala yola çıkmadı ama ellerine geçenlerle onlar üretmeye başlamış bile.
Tamam artık,iflah olmazlar :)

10 Aralık 2010 Cuma

Hobi Odası


bünyesinde bir hobi odası oluşturmak için yardımlarımızı bekliyor.
Sevgili Nagice geçen yaz kampta bir öğretmenle hanımla tanışmış .
Mersiye Hanım aynı zamanda kız pansiyonunda md.yardımcısı.
Sohbet sırasında okula bir hobi odası kazandırmak üzere bir fikir geliştirmişler.
Şimdilerde Mersiye Hanım
SİNGER den (bu reklamı hak ediyor firma) bir dikiş mak.ayarlamış.
Nagihan forumumuzda duyurusunu yapmıştı;
evdeki şiş,tığ,ip,kumaş,incik-boncuk yollayabileceğiniz ne varsa...Diye.
Siz ki,bu satırları okuyorsunuz,bir bakın evdeki malzemelerinize.
Toparlayın parça pinçik ne varsa.
Hem dolaplar hafiflesin,hem içiniz.
Mersiye Öğretmen gibilerde bilsinler yalnız olmadıklarını ;)
Ben hazırladım bir kutu.
İçine parça dantellerimi,ipler ve renkli şişler koydum.
El işi dergilerimden de ilave ettim.
Bir de mektup yazayım diyorum.Ne dersiniz?
Adres
Mersiye Ersoy
Kızıkağaç Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu
Kızılağaç/MUŞ
tel.0 436 225 49 09

7 Aralık 2010 Salı

Öyle Bir Geçer Zaman Ki


Kimlerin ellerinin sıcaklığı var üzerlerinde bilmiyorum.
Kimler dizildi işlemeli sininin etrafına?
Kömürlü ütü gezinirken beyefendinin pantolonu üzerinde hangi hanımın yanaklarını alladı?
Onu da bilmiyorum.
Sadece içimi ısıttıklarını biliyorum ben.
Kış günü buharı tüten bir bardak çay gibi.

4 Aralık 2010 Cumartesi

Ve, Dahası

Tam ortada duran var ya...
Hani babamın 60 yıllık sigara tabakasının önünde.
Hani hem çaydanlık,hem çinili,hem nazar boncuklu,hem laleli de ,
üstelik üzerindeTurkey yazan..
İşte o en son katılan sıraya.

St Petersburg şehrinin iki farklı kabartma amblemi var üzerinde bu dikiş yüksüğünün.

Al yanak Matruşka olan tahtadan elbette.

Porselenin üzerindeki Nefertiti (güzelden gelen) mi acaba?

Siyah mineli olan metal üzerine işlenmiş.
Hemen yanındaki güzelliğini sadeliğinden ve anılardan alana ise
paha biçilmez benim gönlümde.

3 Aralık 2010 Cuma

Dikiş Yüksükleri


Yükte hafif,pahada hafif benim biriktirdiklerim.
Rusya dan,Mısır dan ve aileden...Şimdilik.
Dahası var.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Bu gece

Şipşirin bir hediye sevenden,
sapları kısa diye kıyamadıklarım,
patikleride olsun dediğim,
eskimeye yüz tutan saç tokam..
Sizler için arz-ı endam eylediler .

Aslında aklımda dikiş yüksüklerimin resmi geçidi vardı ya;
Fotoğraflarına baktım,beğenmedim.
Sonra bu küçük kareler gülümsedi dosyadan.
Bu sayfalarda yer alsınlar istedim.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Ahmad Tea ama ne tea?

Bitki çaylarını bir türlü çaydan sayamadım ben.
Bu yüzden hep ilaç içer gibi içtim.
Benim için çay halis Karadenizçayı,birazda bergamut aromalı olmalı.
Amma velakin taaa uzaklardan hediye gelen bu çayı biraz da süt ilavesi ile içince tadına bayıldım.
Bir de,Çalıkuşu ile çocukluğumuzda onun anneannesinden özenip uzun süre çayımızı sütlü içip,kuru üzümle tatlandırdığımızı hatırladım.

28 Kasım 2010 Pazar

Cuma-ertesi




Bu cuma-ertesilerin adı;
hüzün-ertesi olsun.

Bu haftakini Sulu Han da geçirdik arkadaşımla.
Yeni yıl için cıvıl cıvıl aksesuarlar getirmiş çiçekçiler.
Ben tel askılı tahta kalplerden aldım,arkadaşım dantel kaplanan yumurtalardan.
Çaylarımızı yudumlarken paylaştık:
Bu sanaa,bu bana.
Bu sanaa,bu bana...Diye.



24 Kasım 2010 Çarşamba

24 Kasım

Oralarda bir yerdesin ve bana 'ağlama' diyorsun.
Biliyorum.
Günün Kutlu Olsun.

23 Kasım 2010 Salı

Küçük Ev

İda'nın eteklerinde,




yeşille iç içe,

maviye yakın,

hüzne uzak.

Günü başka,

gecesi başka güzel bir yerde.

Her daim konuklarla şenlenen,



gerçekten küçücük bir ev 'Küçük Ev' .