29 Şubat 2012 Çarşamba

Şiire Tutunmak













Şiire Tutunmak

Yok başka hiçbir umarın
En granit kayanın en ortasında
Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
Ya ölmektir kurtuluşun
Ya da şiire tutunmak

                                                         O en gergin tele şöyle bir dokun
Son tınıyla tel kopsun
Ayak sesleri duyulsun ölümün
Her yanin her yönün çıkmaz
Nereye baksan yok
Hiç bile her şey sayılır o bulundugun yerde
Kurtarırsa kurtarir ancak
Yine şiire tutunmak.

                                                             Aziz Nesin


Bir şiirle yıllar sonra bana bu defterin sayfalarını açtıran Nilgün...Teşekkür ederim.


27 Şubat 2012 Pazartesi

Bu Sabah

Hafta sonunu öylesi dopdolu,sevgi böcükleri olarak geçirip üstüne bir de pijama partisi yapınca
Pazartesi sabahı nasıl sevimli olur diye düşünmekteyken çaldı postacı kapıyı.

Sevgili Aybige'nin (kedidefteri) ellerinin izini taşıyan paketi uzattı.

 Kraliyet posta yolu...Hımmm...
 
Önce bir kartpostal.
İzlediğim bloglardan birinin içeriği gibi.
Ladies in Monochrome
Arkasında kırk yıllık dost elinden dökülmüşcesine sımsıcak satırlar .


Tadına vara vara açtım dikiş yüksüklerimi.

Kraliçenin başkenti minik şeffaf kutularda kondu avucumun orta yerine.
Yanında mis kokulu çayı ile beraber.



Dışarısı soğuk,
Dışarıda yaprak uçlarında kristal damlacıklarla çam ağaçları.
Dışarıda kar üstünde sekerek yürüyen serçeler.
Pencere önünde ben..

Taa... uzaklar  bakıp,duygularımı ifadede yetersiz o kısacık cümleyi fısıldadım.
Teşekkür ederim Aybige.
Çok teşekkür ederim.




24 Şubat 2012 Cuma

Bir Kartlık ve Ankara da Kütahya Günleri



Not kağıtlarım için Sevgili Banuca nın benzer çalışmasından görüp yaptım.
Olmuş mu Banuu?







Geçen Hafta Zafer Çarşısında,
 Kütahya Tanıtım Günleri vardı.

Evime çantamda el dekorlu bir fincan,
tazecik leblebi şekerleri  ile döndüm.

Zafer Çarşısı demek;
Kitap kokusu demek,tabanlarınız ağrıyana kadar sahaf gezmek demek bana göre.
Sonra...İlle de sizi bekleyen bir kitabın içindeki dünyaya sızıvermek demek.

Gönlünüzce bir hafta sonu dileğimle.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Biz Geçen Gün...

Küçüğümle karlı buzlu yollar aşıp 
Mehmet Akif Ersoy un müze evine gittik.
Daha önce defalarca uğradığım bu huzurlu küçük yapıda aydınlatma 
böylesi kış günlerinde içeride fotoğraf çekmek için çok yetersiz olduğundan çok fazla görsel yok .
Yine de size kısa bir tur yaptırabilirim sanıyorum.
O halde,buyurun;

Küçücük 2 katlı bir Ankara Evi burası.
Vaktiyle Taceddin Dergâhı olan bu yapı, 
Taceddin Şeyhi tarafından savaş yıllarında Mehmet Akif'e tahsis edilmiş. 
 Şairin misafirlerini kabul ettiği oturma odası.
 Duvarda İstiklal Marşı yarışmasına katılanların seçilmiş şiirleri
 Tavanda mütavazi ama şık bir ahşap işçiliği var.
 Şairin yatak odası.
Başucunda rahlesi,Kur -an ı.
Hemen sol tarafında seccadesi.
 Bu duvar da, şairin bir sabah namazı sonrası yüreğinden çağlayan mısraları yazdığı söylenen duvardır.
İstiklal Marşımızın mısraları çocuk yaşımdan beri gözlerimi doldurur benim.
Her bir mısra nasıl bir aklın,inancın ürünüdür,bilinmez.



Sonrasında Hamamönündeyiz.
Dışarıda kar,tipi.
Ben sevdiceğimle çay-simit keyfindeyim.
Bu yakışıklılığı paylaştığım için muhtemelen ''anne yaa...''
Diye başlayacak bir sitem beni bekliyor olsa da,dayanamadım.
Yanlışlıkla olmuş.Derim ben de :)

20 Şubat 2012 Pazartesi

Kitap Kurtları İçin


Bizim evin kitap kurdu için Özel Kütüphane Mühürü yaptırdım.
Evin diğer fertlerine göre kendisi şimdiden hatırı sayılır çapta bir kütüphanenin sahibi ne de olsa : )
Hak ediyor bence.
Geçen hafta Ankara da bu gibi işlerin adresi ,Posta Caddesine gittim.Dükkanı buldum.
Ne istediğimi değil de, niçin istediğimi anlamadığını çok iyi anladığım dükkan sahibi ;
 Tamam,yaparız . Dedi.
Plastik değil mi?
Yoo..Dedim .Ahşap istiyorum.


Sonra formu seçtim,ebatlarını,yazı karakterlerini belirledim.
Bir de ortasına amblem,tamamdır.
Dükkan sahibi benim, bu dünyanın en önemli işini yapar halime,
iş yerinde geçirdiğim sürenin uzunluğuna ifrit olduğunu her fırsatta belli etse de hiiç aldırmadım.
Beni anlaması için bir çocuğun babası değil,annesi olması gerekiyor.Diye düşündüm  ;=)

Bu arada mührün ahşabını boyayıp,üzerini mumla eskitme yapmak istiyorum
Sonra ıstampa mürekkebi almalıyım acilen.
Mürekkep deyip geçmeyin.
Altın,gümüş yaldızlısı,görünmeyeni,kutsal sayılanı...Neleri varmış.
Ben kumaş boyalarımla denedim,kırmızı da karar kıldım.

Siz de kitaplarına özen gösteren yakınlarınız için, üçotuz paraya kocaman bir sevinç alabilirsiniz.

Bir de farklı çizgilerde olanını mı yaptırsam,ne dersiniz  ?

Biçki-Dikiş







Asimetrik bir kalp çizdim önce.
Biçtim,diktim sonra.
Dışına süs püs,içine geçen yaz balkonda yetiştirdiğim lavantalarımın  hasadını doldurdum.


 İki pantolon paçası + eski koltukların döşemelik kumaşından biraz + astar + sabır +NTV de tarihin Arka Sayfasında konuşan gördüğüm en sevimli prof.bayan =Yine plastik poşet kullanımına karşı militan bir çanta.
Hepsi tamam da,ben o prof.konuşmazsa bir daha bu kadar dikişi hayatta dikemem.
Benim de program bağımlılığım mı oluştu nedir   :o


 bir de ütü çalışsaydı  iyi olacakmış :(
                     ********





Tutacaklar arabanın hiç kullanılmayan kafalık kılıflarından.Benim için hazır kapitoneli kumaş...Asmak için kullandığım kurdele  bir pastayı hak ettiriyor ama değil mi?

KUKİ:Ankara da kahvesi kötü,kukileri süper bir pastane,bilmeyene.




Kitap kabıma takım bir de kalemlik diktim program uzayınca.
Fermuarlı,astarlı,hatta aplikeli..
İlk defa denedim,söktüm falan ama sonunda oldu.
Bloglarda yapımına bakınca nasıl da kolay görünüyordu
oysa.



Henüz bitmediler.Kapamaları,üst dikişleri var daha.
Haftaya aynı programı beklemem gerekiyor  sanırım :(
O güne kadar dikiş sepetini yok ettim.
Bu arada;
Program sabah 4:30 da bitti.


17 Şubat 2012 Cuma

Life is Beautiful




  Sadece size söylenmiş bir şarkı,
sizin için yazılmış şiir,
sırf kahramanı size benziyor diye seçilmiş bir kitap,
inceden inceye düşünülüp hazırlanmış bir paket midir özel olduğunuzu hissettiren ?
  Benim şımartanım da, arkadaşım Deniss'in ellerinden çıkan bir deri cüzdan oldu geçenlerde.
Deniss bu kış deri işçiliği kursuna devam ediyor.
Bu cüzdanı çalışırken haber verdi;
''Senin için bozuk para cüzdanı yapıyorum,deseni seni düşünerek çizdim ''Dedi.


























Başka bir gün kahvelerimizi içerken '' Arkasına bir şey yazmak istiyorum...Ne olsun? '' Diye sordu.
'' Bilmem..Adını yaz '' Dedim.
Ayrıldık.
Karlı caddeleri durağa doğru adımlarken ,
yeni gelen gecenin lacivert pelerinine yıldız yıldız düşen kar tanelerine baktım.
Şemsiyemi kapattım.
Kafamı gökyüzüne kaldırıp,bir süre başımı döndüren bu mucizeyi öylece seyrettim.
Sonra çantamdan telefonumu çıkarıp Deniss'in numarasına bastım.
''life is beautiful'' dedim.
Ne ! Dedi.
Hani sormuştun ya....İşte bunu yaz cüzdanımın arkasına ...


Yazmış.
Hem de bir çok lisanda :)

16 Şubat 2012 Perşembe

Kitaplar ve Diğerleri

Bu kitaplar idealist öğretmenin okulu için yola çıktı.
Bitti diyorum ya...Bulunuyor yine de bir şeyler.
Bunları komşunun çocukları için ayırıp,öbür eve bırakmıştım.
Onlar taşınıp gidince verememiştim.
Kime niyet,kime kısmet?



Karlar eridiğinde bahçenin her yanından bu rengarenk köpük tabaklar çıkacak :)
Yeni bir oyun gibi.Pencereden görülebilir bir yere koyuyorum ve bekliyorum...Bakalım kimin kısmeti diye.
Bazen kaçırıyorum ziyaretçiyi,bıraktığı izlere bakıp anlamaya çalışıyorum sonra.
Kimi zaman bir çift pati izi görüyorum,çoğu zaman da kuşların ayak izlerini.
Kar öyle hızlı yağıyor ki...
Yeni bir tabak koymalı  :(





Kitap kılıfları dikmeye devam ediyorum öte yandan.
Kenarlarını düğme ile sabitlediğim bu kap büyük
bir Kuran-ı Kerim için.
Geçenlerde kullandım bile.
Komşu da ev mevlütü vardı da..
Pek bir bakıldı yan yan.