tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ocak 2020 Çarşamba

Lüküs Hayat



"Şişli de bir apartıman,
Yoksa eğer halin yaman
Nikel kübik mobilyalar
Duvarda yağlı boyalar.
İki tane otomobil
Biri açık biri değil...."


Lüküs hayat, lüküs hayat, bak keyfine yan gel de yat.


Cemal Reşit Rey'in bu bestesini ben yaştakiler bilir değil mi?
Söylemesi de, akılda kalıcılığı da kolaydır. Hatta neredeyse bir çocuk tekerlemesi gibidir. 
Ben şimdi bu satırları yazarken bile şarkı içimde çalıyor.
Gözümün önüne rahmetli Suna Pekuysal, Allah uzun ömür versin sevgili Zihni Göktay geliveriyor.


Serçev Yönetim Kurulu Başkanımız Süheyla Gürkan Ankara Devlet Tiyatrosunun değerli oyuncularındandır. Sahnede devleşen bu incecik kadın, her gün müthiş bir enerji ile oradan oraya koşar durur. Bununla yetinmez, akşamları Ankara Devlet Tiyatrosunun sahnesinde bambaşka biri olarak karşınıza çıkar. Laf aramızda çoğu zaman içten içe kendisinin Süperman ile aynı gezegenden geldiğini düşünürüm :)

 Biliyor musunuz DT yılda bir gün bir oyununu sadece Serçev çocukları, aileleri ve sevdalıları için sahneler. Ben de mümkün olduğunca kaçırmam bu güzel geceleri. Kocaman bir aile olup tiyatroya gidiyoruz, kaçırır mıyım hiç? Üstelik sezon boyunca kapalı gişe oynayan, bilet bulmak için sihirli değnek gerektiren bu efsane müzikal hiç kaçmaz!


Lüküs Hayat öyle bir müzikal oyn ki, salonda son gong da vurulduktan sonra, oyuncuları, korosu, orkestrası ve teknik ekibi ile küçük bir ordu üç saate yakın bir süre aklınızı ve kalbinizi fethetmek üzere hucuma geçiyor. Öyle ki perde arasında yerinden kalkmaya korkuyor insan. Döndüğümde ya oyun devam etmezse korkusu sarıyor içinizi. Ya da bana öyle geliyor. Yani ben mıh gibi çakıldım koltuğa. Ta ki oyun bitip, tüm o dev oyuncular selama çıkına kadar. Sonra kalktım ayağa, avuçlarım kızarıncaya, kollarım ağrıyıncaya kadar alkışladım. Bravo! Bravo! diye sesimin en üst perdesinden haykırarak hem de.


Lüküs Hayat da Cumhuriyetin ilanıyla medeni ilerlemeler kaydedilirken, diğer taraftan alafranga yaşayış tarzını taklit eden bir sınıfın toplumda yer aldığı anlatılır. 
Bir yanda gösteriş, şaşaa, para ve sefa gözler önüne serilirken, diğer yandan abartı, özenti, müsriflik de mizahi bir dille hicvedilir.


Kültür Bakanımız da bizimle oyunu seyredip sonunda sahnede tiyatroya, tiyatroculara, verilen emeğe ve Serçev'e övgü dolu sözler sarf etti. Son derece samimi ve içten olduğuna eminim, çünkü oyun süresince yüzünün nasıl güldüğüne hepimiz şahit olduk :)


Bu nasıl güzel bir andır değil mi? Sadece şu selamı vermek için bile oyuncu olmaya değer bence.
Onca meşakkatli çalışma, heyecan, korku... 
Oyuncuların size saygısı, sizin onlara sevginiz, takdiriniz. Ben böyle zamanlarda sahnedekilerden biri olmayı isterim hep. Yoldan geçen kadın, bayrak tutan asker... her ne olursa :)
Geçen gün dernekte bu duygularımı Süheyla Hanım ile paylaşınca "inanın bizler de  o anlar için yaşıyoruz" dedi.   Gözlerinin içi yıldız yıldız...



Demem o ki; Tiyatro Candır.

Tiyatro sizi seçtiğiniz dünyalara taşır. Aylar süren bin bir emek, ağrı, sızı, ter, hepsi sizin içindir.
Bir hayalin elle tutulur, gözle görünür halidir tiyatro. O yüzden lütfen vakit ayırın ve bir rüyanın içinde oyuncularla birlikte yol alın. Harika bir serüven sizi bekliyor efendim.

********


Yazımın yayın tarihi ne tesadüftür ki, tiyatronun onuru adına açlık grevi yapmış sinema ve  tiyatro oyuncusu, sporcu, yönetmen Lale Oraloğlu'nun ölüm yıl dönümü olan 15 Ocak.

Hayatlarını insanlık yararına işler yapmaya çalışarak yaşamış olan kim varsa nurlar içinde yatsın.


*******

Not: Oyun sırasında elbette fotoğraf çekmedim. Her seferinde oyun başlamadan sessize almakla yetinmem, telefonumu                tamamen kapatırım. Oyun bitene kadar da açmam. Çoğu zaman da tekrar açmayı unuturum :))   
Bu yüzden oyun sonrası çekilenler benden, diğer fotoğraflar Ankara Devlet Tiyatrosunun resmi sayfasından alıntıdır.






31 Aralık 2018 Pazartesi

Divane Ağaç ( Yunus Emre)


KONU
Anadolu’da kanlı Moğol istilası sürmektedir. Kün Ana, Yunus’u doğurduktan sonra; “albastı”ya girer. Gördüğü sanrılar, hayaller, rüyalar içinde başka bir zaman dilimine geçer ve Yunus Emre’nin kaybolan mezarını aramaya başlar. Önce Yunus Emre’nin asası olan Divâne Ağaç’la karşılaşır. Yunus onun köklerinin altında yatmaktadır. Divâne Ağaç, Attar’ın kuşlarıyla olan hikâyesini anlatır. Kün Ana, Divane Ağaç’ın yardımı ile ağacın altına,  köklerine iner. Orada Hacı Bektaş-ı Veli, dervişler ve yıllardır köklerde yaşayan Issızlığın Yılanı’yla karşılaşır. Onların anlattığı Hallac-ı Mansur, Ceylan ve Mecnun, Fırat ile Dicle’nin hikâyelerini dinleyerek, sorgulayarak Yunus’un izini sürer… Issızlığın Yılanı’nı emzirirken yılan tarafından ısırılınca rüyadan uyanıp gerçek zamana dönmek için yolculuğu başlar. Kün Ana‘yı gerçek zamanda hiç tahmin edemeyeceği bir sürpriz beklemektedir.






2018 de izlediğim son tiyatro oyunu Divane Ağaç (Yunus Emre) oldu.
Serçev Kurucularından Sevgili Mehmet Gürkan'ın Hacı Bektaş-ı Veliyi  canlandırdığı oyun anlatımı ile farklı,
kostüm ve sahne tasarımı ile muhteşemdi.

Yeni yıl sizi sanatla kucaklasın.
Sevgiler!


26 Aralık 2018 Çarşamba

İki Harika Tiyatro Oyunu


Karşınızda yılın en güzel, en keyifli, en kaliteli tiyatro oyunu "Retro- Gidiş Dönüş"



Konusu ;

Yıllarca köyde yaşayıp, köy hayatına alışan kahramanımız Çmutin, Moskova'ya gelip kızı ve damadı ile yaşamaya başlayınca mutsuzluğa sürüklenir. Şehrin karmaşası, köydeki sakin ve huzurlu yaşamına özlemini arttırır.
Çmutin'in evden gitmesini isteyen damadı Leonid'in, eve üç tane gelin adayı getirmesiyle olaylar karışık bir hal alır. Bir kuş gibi özgürlüğe uçmak isteyen Çmutin yalnızlığa hazır mıdır?
 



Dünya Engelliler Günü'nde Serçev ailesi olarak izledik bu oyunu.

Bize özel bir gösterim oldu. Salonda oyun boyunca çocuklarımızın kahkahaları çınladı bir güzel.
Oyuncular dahil, hepimiz çok eğlendik gerçekten.

Şu Tiyatro denen sanat dalı muhteşem bir şey!
Sizce de öyle değil mi?



*************


İki Bekar Tiyatro Oyunu

• Amerikan Tiyatrosunun en ünlü komedi yazarlarından Sam Bobrick’in yazdığı Oyunu usta sanatçı Emre KINAY performansı ile sahnede!

• Emre KINAY Jack Fisher i Shanette Millburn’u Pırıl pırıl enerjisiyle Evrim ALASYA canlandırıyor.

• Oyunun müziklerini, Gökhan Türkmen, Gökhan Tepe, Keremcem gibi daha birçok popüler sanatçıya besteler veren, oyuna özel bir titizlikle Serdar Aslan besteledi.

• Duru Tiyatro’nun yeni kurulan orkestrası Durucazzz! in canlı performans müzikleriyle Müzikal tadında bir oyunla eğlenceli kahkahalı 2 saat sizi bekliyor.

• Geç kalmadan yerlerinizi hemen ayırtın. Bizden söylemesi... 




Konusu;

Arkadaşlarının çöpçatanlığıyla düğün davetinde ayni masaya oturunca başlıyor Anette olan Shanette ile Jack’in komik hikayesi. 
Shanette adım adım izliyor Jack’i onun birine ihtiyacı var bir ilişkiye 
Jack ise korkuyor bir ilişkiden, bağlanmaktan terk edilmekten aldatılmaktan soyulmaktan! 
En çok da Deli olduğu kadar çatlak Shanette’ten Korkuyor 
Ama Shanette kararlı ve ısrarcı... Vazgeçmeye hiç niyeti yok... 

***********
Bilgiler de, fotoğraflar da oyunun sitesinden.
Bana sadece "BU OYUNCUYA DİKKAT EDİN" demek kaldı.
Evrim Alasya müthiş oynuyor arkadaş!

Ben yazdım, paylaştım. Bir sürü de övdüm, hatta yere göğe koyamadım.
Siz de fırsat yaratıp giderseniz ne ala :) 
 Geç kalmadan yerlerinizi hemen ayırtın. Benden söylemesi... 



1 Nisan 2013 Pazartesi

Zeliha Berksoy - Sanatın Şimal Yıldızı

" Şimal Yıldızı, gökyüzünün en parlak yıldızıdır. 
Ekseni hemen hemen dünyanın ekseni ile aynı olduğundan diğer gökcisimlerinin aksine yer değiştirmez
 ve hep aynı kuzeyi gösterir " Diye yazar ansiklopediler.

Geçen cuma akşamı tek kişilik oyunu ile izlediğim Zeliha Berksoy 
bana bu yıldızın insan bedenine bürünmüş hali gibi geldi.
En parlak, en gözkamaştırıcı.
Hep sanatı, sanatın güzelliğini gösteren bir canlı pusula.



Benim amatörce görüntülememde bile asaleti, zerafeti, sıcaklığı hisediliyor değil mi?
Tebaasını sımsıcak sevgisi ile selamlayan iyi kalpli bir kraliçe gibi.




Şimal Yıldızı sadece kuzey yarıküreden görünürmüş ya,
Ben de bu yıldızı göremeyenler için üzülürüm doğrusu.

( Oyun, Nazım Hikmet'in 1929 yılında yayımlanan  Jokont ile Si-Ya-U adlı eseri.
Yer Çankaya ÇağdaşSanatlar Merkezi )

******

Gece gece Ankara nasılmış ? Diyenler için de bir kaç Kuğulu Park fotoğrafı.




Sonra;



Bir bardak çay eşliğinde beklemek, dinlenmek ve okumak için yine aynı mekan.
İyi seyirler.



Hayatınızdan sanatın güzelliklerini eksik etmeyin efendim.



15 Kasım 2012 Perşembe

Mevsimlerden ; Tiyatro


Sonbahar ;
Ankara da uzun güneşli günler,serin sabahlar,ayakkabılarınız çamurlanmadan gezebileceğiniz yağmursuz ılık günler demektir.
Sergiler,konserler başlar ekimle birlikte. Tiyatroların önü cıvıl cıvıldır.
Bir de arkadaşlarınız varsa yanınızda, her şey pamuk helva tadındadır zaten.
Yani,dünyanın hiç bilmediğiniz çarkları dönüp durmaya,öğütüp çiğnemeye devam ederken son hızla her şeyi, sahnedeki oyunla başka hayatlara sızıvermenin tam zamanıdır Ankara da sonbahar...


Demiştim ya.


Ankara da Evkaf Apartmanı da Devlet Tiyatrolarının bence en güzel binasıdır.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan bu tarz yapılar başkent de parmakla sayılacak kadar az olduğundan,
bu muhteşem yapı hemen çarpar gözünüze.
Kapılardan birinin kenarında,pirinç plaketlerin üzerinde vakti ile burada kalan sanatçıların isimleri yazar.
Orhan Veli, Ahmet Hamdi Tanpınar...

( Bina dış görseli int. alıntısıdır )


Geçen akşam bu binanın bünyesindeki Küçük Tiyatro ya 
"Soğuk Bir Berlin Gecesi" adlı oyunu izlemek üzere gittik.


Bir süre, bu güzel sütunlu girişte oyunun başlamasını bekledik.





Tiyatro salonu adı gibi; küçücük, işlemeli kubbe tavanlı bir salon.

Sahne


Ve,oyuna emeği geçenler.
Tiyatro sevenlere seyredilmesi şiddetle tavsiye edilecek bir oyun çıkarıyorlar.

Tiyatro ile ilgili bir zamanlar şurada yazmıştım düşüncelerimi.
Bugün de aynı duygular içindeyim .

Ve, eve gelince....


Sıcacık kahve,ben yapımı un kurabiyesi : ) şımarma günümün tamamlayıcıları.
Eee..Siz en son hangi tiyatro oyununu izlediniz?
Zor yerden mi sordum yoksa ?










9 Kasım 2010 Salı

Tiyatro Günü



Cumartesi günü Akün Sahnesinde
Uğur Polat'ın olağanüstü oyunculuğunu sergilediği bir tiyatro oyunu izledik.
Yedi Tepe İstanbuldan beri tanıyoruz Uğur Polat'ı.
En azından benim için öyle.

Çıkışta bir de fotoğraf çektirdik işte böyle.