dikiş yüksüklerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dikiş yüksüklerim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ocak 2020 Pazartesi

Mim- 2020 Hedeflerim



Mim Bi Çay bloğundan geldi. 
Geleli de epey oldu ama ben bu hızımla bile son yılların rekoruna koşuyorum 
ve buna rağmen ancak cevaplıyorum.

Konu: 2020 Hedeflerim

* Yaş aldıkça hedeflerler değişiyor aslında.
Nasıl desem, insan kendini ve dünyayı daha gerçekçi gözlerle gördüğünden daha net, daha kendinize göre ama kesinlikle sizi mutlu edeceği garanti planlarınız oluyor. Daha rafine oluyorsunuz bir kere. Daha haddini hududunu bilen biri yapıyor hayat sizi. Bağdat dan dönmüş bir yığın hesap var zaten heybenizde. Bir o kadar da incinmişlik cebinizde.. Harcanan zamana yazık dediğiniz denemeler, yanılmalar da bonus olarak birikmiş. Şimdi hayatın size getirdiklerini özenle seçip,  bağrınıza basma vakti.



* Neyi seviyorum?
Çocuklarımı elbette. O halde onların hayatlarını kolaylaştırma yolunda fırsatlarım olsun istiyorum yine. Çünkü artık onlar kanatlarını kocaman açıp uzaklara uçabilen kuşlar.
Onlar için yapabileceklerimiz yıllar geçtikçe azalıyor. Oysa bir şekilde hayatlarında kalmak istiyor insan. Onları mutlu ederken, mutlu olarak.


* Elbette diğer çocuklarım var.
Serebral Palsi hastası olanlar, Kelebek Çocuklar, Lösev de tedavi görenler, huzur evlerindeki yaşlılar. Yolumuzu gözleyen, gidemediğimizde merak edenler. Onlar için de biyolojik çocuklarıma hissettiklerim aynını duyuyorum desem inanın. İçimde hiç susmayan "daha başka neler yapabilirim?" diye sorup duran sese cevaplar bulabilmek, sonra bunları uygularken karşılaşacağım zorlukları hoplaya zıplaya kolayca aşmak.


Çünkü onlar birer melek.

* Tuhaf ama, artık daha çok kitap, konser, tiyatro, sergi falan değil de, daha çok yazmak istiyorum.

İtiraf edeyim bir o kadar da üşeniyorum. Bizim evde her yerden kağıtlar, çocukların çekmecelerin onlara yazdığım notlar, mektuplar çıkar. Onları defterlere geçireyim diyorum mesela.
Sonrasında okumak zevkli oluyor diye, bir arada olsunlar diye. Edebi  bir değer taşıdıkları yok bana göre. Sadece benim küçük ailem için bir şeyler ifade ediyor o kağıtlara yazılanlar. Hatta bugünlerde efemeralarımı, albümlerimi düzenliyorum. Çünkü ben fotoğrafları elimde tutabilmeyi seviyorum.
Bir gezi fotoğrafı ise yanına yolculuk biletimi yapıştırıyorum ya da  örneğin bir düğünde çekilmişse  altına davetiyeyi iliştiriyorum. Gittiğim düğün sayısı oldukça az olduğundan, kimin ne zaman evlendiğini unutmuyor, kutluyorum bazen. Çünkü bunları atamıyorum. Epey bir gerisinde kalmışlardı zamanın. Baksanıza hedefe kilitlenmişim haberim yok :)  Yazarken fark ettim.


* Çocuklarımın henüz elleri minicikken çizdikleri resimlerin bazılarını saklıyorum hala.

Bu yıl vakit bulursam onları kumaşlara aktarma planım var. Nasıl? Henüz bilmiyorum.
Alp'in bir robot çizimi var ki, retro tarzı evlere çok yakışır eminim. Korhan'ınkiler, genelde bacası tüten mutlu evler, oyun oynayan çocuklar... Belki kumaş boyası ile boyar, belki renk renk iplerle yastıklar işlerim. Belki de sonra onlara hediye ederim. Görünen o ki, bu yaz sonunda herkes kendi evinde olacak inşallah hayırlısı ile. Şu satırları okuduğu esnada içinden hedefe bak! diyen varsa, onlara  peşinen "I know what it is to be young" diye başlayan bir Orson Welles şarkısı ile cevap veriyorum  sevdiceklerim :)



* Seyahat sevgim var ama onda da küçük hedefler, dinlendirici planlar yapıyorum.

Hemen hepsi yurt içi. Öyle üç beş günlük yurt dışı turlarla deli deli gezmek gelmiyor içimden.
Başka türlüsü de bana yük. O kadar imkanı kendim için harcarken üzülürüm çünkü ben.
Ama planını yaptığım, hostel konaklamalı bir yerler olur belki... Var mı benimle gelmek isteyen? Trenle Sofya desem  mi?



* Bahar da Küçük Ev de olayım istiyorum yine.

Her yıl istiyorum ama olmuyor nedense. Evdeki başlıca eşyaları atıp bana özel bir hale getirdiğimden beri daha çok seviyorum orayı. Bakın, öğreniyorum hala hayatı kendime uyarlama işlerini.
Bunca zaman ben ona uydum artık köklü bir yer değiştirme zamanı geldi bence.Yazın gelip birkaç gün kalacaklar için düzenlenmiş küçücük evden çıkan eşyaları saysam inanamazsınız.
Bir de salonun bir duvarındaki alçıyı kazıma planım var. Altından tuğla çıksın ve öyle kalsın arzusundayım. Çıkmazsa vay halime! Artık evin içinde harç mı kararım, tez elden bir mala mı edinirim bilmiyorum. Yani hedefim evle uğraşmak.
(şimdiki aklım ve cesaretim olsa kesin marangozdum zaten )



* Bu liste 2020 hedeflerimden çok aylık iş planına döndü :)

Bitireyim en iyisi. Hem anladınız siz beni. Anladınız değil mi?
Bitirmeden hepsi için hayırlısı ile ve inşallah diyeyim. Kimseyi mimleyemiyorum,
çünkü sanırım cevaplamayan kalmamıştır.
ve

Şuracığa sevgimi bırakıyorum. İsteyen istediği kadar alıp cebine atabilir.
Kapadım gözlerimi bakmıyorum ki   ;=)



*********

Bu yazıda dikiş yüksüğü koleksiyonumdan, konuya uygun bulduğum yüksük fotoğraflarını alıp kullandım.
Burayı bilen ama diğer bloğumdan habersiz yeni keşfedenler var ve hepsi çok şeker yorumlar bırakıyorlar. Bundan cesaret alarak bazı fotoğraflara burada da yer verdim.
Yazıya da biraz tat katarlar  belki.



https://tulinsthimbles.blogspot.com

8 yıldır yazdığım, 300 den fazla yazı paylaştığım, bana dünyanın dört bir yanında koleksiyoncu arkadaşlar kazandıran, paha biçilmez bir hazine sandığı gözümde. Geçen yıl biraz ihmal ettim bu küçük zevkimi.Sayıca 1000'e az kaldı, 2020 de en uçuk hedefim de bu olsun o zaman :)







6 Aralık 2013 Cuma

Hediyelik Eşya Fuarı


 Ravelry- Crochet grubundan bir arkadaş, paspasın bu halini görünce adını "Suşi Paspas" taktı.
Bana da sevimli geldi.
Biliyor musunuz, her kadının içinde annesi olurmuş ve ne zaman ortaya çıkacağı bilinmezmiş!
Benimki ortada.Paspas örüyorum baksanıza. Bir de tığ işi patik başladım.
Ben tamamım. Hadi bakalım sıra sizin :)


Her yıl belli zamanlarda düzenlenen " Ülkeler El Sanatları...Fuarı" bu sene AKM de değil de ATO da.
İki ara, bir derede gittik. Koleksiyon için yüksükler alırım diye düşünmüştüm, artı bir dolu şey alıp çıkmışım.
Bu defa daha pahalı ve daha sakindi. 
Stant ve ülke sayısı çoktu ama ben artık neyi, kimde bulacağımı biliyorum.
Sadece Afrika ve Asya ülkelerinin katıldığı bu fuarlar farklı hediye seçenekleriyle eğlenceli oluyor.
Yöresel yiyecekler bölümü de var. Müthiş iştah açıcı.
Çeşit çeşit peynirler, ekşi mayalı ekmekler benim favorim.



  Sadece Çin standında yüksükler vardı. Bu pandalıyı kapıp eve getirdim.
Ankara da olup da bana "yüksüklerinizi nerelerden alıyorsunuz?" diye soranların dikkatine. 


Koleksiyonda son durum budur arkadaşlar.


Sayıları 250 den fazla ama tam olarak bilmiyorum.





"Meleğim Olur musun" için son günlerde bazı  arkadaşlarla bu vaziyetteyiz :)
Dikiyor, örüyor, birleştiriyoruz.

 (Sondaki mavi şapkalıyla hiçbir benzerliğim yok, herkes çalışırken kahve höpürdeten kimdir katiyyen  bilmiyorum?)


İşte böyleyken, böyle...

Yatma vaktinde yüzünüzde bir tebessümle gidin yatağınıza diye paylaştım bunu.
Bir dahi sefere size Güpgüp le "iyi geceler" deriz artık.

İyi Geceler.


5 Mart 2013 Salı

Ben Onu Hiç Görmedim






Ben onu hiç görmedim.
Ben onun sesini hiç duymadım.Bu yüzden bilmem fotoğraflarındaki gibi hep güler mi üzüm gözleri.
Bu yüzden bilmem, ılık mıdır sesinin rengi de kalbi gibi...
Küçük zaman farklılıklarıyla aynı yerlerde olduk oysa bilmeden.Belki birbirimizin ayak izlerine bastık bağları gezerken. Belki aynı dalgalar kucakladı bizi, aynı rüzgarlar uçurdu saçlarımızı, aynı kekik kokusunu çektik içimize.

Öyleyse eğer, tüm bu saydıklarım yeterli mi bu kadar sevilmeye ?



Aybige'm, 
Bana kendimi bu kadar özel hissettirdiğin için sana sonsuz teşekkürler.
Sağol.


( yüksüklerin hikayeleri burada devam ediyor)



1 Ocak 2013 Salı

İlk Gün



"Senin Baykuşun" Demiş kartını imzalarken Nathalie.
İpek yumuşaklığında, lokum tadında arkadaşlığı ile iyi ki var dedirten insanlardan benim için.
Birini tanımak için önem verdiklerine göz atmak iyi bir yol bence.


Yüksüklerin hikayesi her zaman olduğu gibi burada.


Anne fincanından olsun bugün kahvemiz.


11 Ekim 2012 Perşembe

Teşekkür Ederim Susan

Susan ABD-Arizona da yaşıyor.
Antikacı da bu yüksüğü görünce benim için satın alıyor.
Bu yüzden ikinci el bu yüksüğün hikayesini bilmediğini yazıyor.
Kağıt inceliğinde bir porselenin üzerindeki desen Uzak Doğu ya ait sanki....Bilmem ki ?





Bildiğim, beni sadece yazdıklarımdan,paylaştıklarımdan tanıyan birinin inceliğinin içimi titrettiği. 
Çok teşekkür ederim Susan.

10 Ekim 2012 Çarşamba

Teşekkür Ederim Donna

Donna Amerika da yaşayan  Bollywood hayranı bir tarih öğretmeni.
Babasından miras kalan bir de Dikiş Yüksüğü Koleksiyonu var.
Aylar önce bana ulaşıp Türkiye ye özel bir dikiş yüksüğü istemişti.
Ben de ona Lüle Taşından bir yüksük ve yanında el emeği küçük hediyeler göndermiştim.
Uzun zaman oldu,bu yaz kendisi beni  güzel bir paketle sevindirdi.





Yüksüklerin hikayeleri başka zaman,başka bir yazı da :)



Sadie Green sadece el yapımı gümüş takılar üretiyormuş.


Anahtarlığa takılabilen küçücük bir ip makası.Tam benlik.



Teşekkür ederim Donna.
Her şey için.

10 Haziran 2012 Pazar

Fincanlar Ukrayna dan,Yüksük Portekiz den

Sevgili Doll Collector  (Nurdan Hanım) ile aynı gün birbirimize birer paket gönderdik.
Tamamen rastlantısal :))
Bebek koleksiyonu yapan bu çocuk kadına ben Çiçekçi Kızımı göndermiştim.
Önce onun paketi ulaşmış eline,hemen aradı.
İnsanları mutlu etmenin ve mutlu olmanın aslında ne kadar kolay olduğuna şaşırttı beni bir kez daha.


Sonra benim paketim ulaştı elime.Dolu dolu güzellik çıktı içinden.
Şirinlerin evini evimde saklıyorum artık.


Dikiş yüksüğü 1994 de Portekiz den alınmış.
Ülkeler aşmış boyuna posuna bakmadan  : ) Şimdi benim koleksiyonumda mavi kuş.

Nurdan Hanım bu güzel kartpostala yazmış içten    satırları.


Fincanlarım tığ işi bu harika keselerden çıktı.
Arkadaşım gereksiz kağıt tüketimini protesto ediyor,iyi de ediyor.
Üzülüyor kesilenin yerine konmamasına,duyarsızlığa haklı olarak.
En azından kendisi bu konuda çaba harcıyor ve bana bu şık keseleri hazırlıyor.
Görüyorsunuz duyarlılık her anlamda faydalı bir şey.Özellikle benim için      ; )


Ve bir geri dönüşüm üretimi.İğnedenlik çoraptan yapılmış     :O
Kenarları tığ işi,üzeri incikli boncuklu.Şıkır şıkır.
Henüz hiç birini kaldırmadım sergilendiği yerden.Gelip geçerken bakıyorum.Gülümsüyorum  :)


 * Nurdan Hanım bebeklerini bir bir bizlere tanıtırken onların ait olduğu ülkeleri, o ülkelerin kültürünü bir güzel anlatıyor. Başkırdiya'nın nerede olduğunu bilen var mı ? Ukrayna da ki Yeni Yıl Perilerinden haberiniz  ? Rusya da Bereket Bebeği diye el yapımı bir bebeğin satıldığından ya da...
Bayılıyorum ben Nurdan Hanımla birlikte farklı yerler gezmeye.
Çünkü gerçekten geziyorum okurken.Yolumuzu şaşırmayalım (!) diye haritalar bile ekliyor bize hiç üşenmeden.
  Bugün Kırgız Kadınlarını tanıdım.Bugün mü?Hay Allah,Çalıkuşu bir Kırgız zaten :)

18 Mayıs 2012 Cuma

Tık Tık Tık,Şıngırmınk



 Ninemin masalları hep böyle başlardı;
Tık,tık,tık...Şıngırmınk.
Kapı çalar,kapı açılır ve olay başlar.
İki gün önce bizde de aynen böyle oldu.
Kapı çaldı,açıldı.
Tıpkı masallardaki gibi bir sevgi,dostluk çıktı gelen paketten.

Onca emek meğer benim içinmiş.
Fiamma, benim dikiş yüksüklerim için yapmış bu rafı   :o)
Sadece onu mu?
Kaktüs iğnedanlık,ağaç broş,tavşan ve koleksiyonuma  iki dikiş yüksüğü...
Hepsi,hepsi benim için aşmış yolları.
Bakın;







Ne güzel değil mi?

Hediye almak çok güzel bir duygu elbet.
Ama duyduğum mutluluğu anlatmadaki acizliğimi hiç sevmiyorum.
Gel de tut şimdi yaşları...

19 Nisan 2012 Perşembe

Günler Geçerken

Hırçın bir bahar yaşanırken memleketimde küçük seyahatim dönüşü 
balkonda beni içi güzelliklerle dolu bir paket ve Uganda dan yollanmış bir kartpostal bekliyordu.


Özen,ilgi ve sevgi.Daha ne isterim ki?


 Bu güzelim yüksükler bana sevgili Nathalie ve Tuna'nın hediyeleri.


Bu iki güzel yürek lavanta,mum,nar kahve,kalp sevgimi unutmadıkları gibi
bir türlü içine sabun bulamadığım örgü keseciklerimi bile düşünmüşler  :)
Sağolsunlar.
Sevindiren,gönüllerini hoş edenleri çok olsun .


 Günler geçiyor dedik madem...
Ankara Kitap Fuarının bu sene nasıl bir yoksunluk sergilediğini yazmadan edemicem.
Büyük oğlum ile birlikte döndük dolaştık beyhude.
O raflar arasında kaybolurken ben çaktırmadan çektim bir iki kare  ;=)


 Küçüğüm de geldi geçen hafta,pişirdim sevdiği ne varsa.


Sonra,Dilek'e gittim bir akşam.
Huzur Evi etkinliğimizden elimizde kalanları,
bir etkinlik daha kotaracak kadar çok olan malzemeleri düzenledik birlikte.
Sevgili Madam'ını sevdim bir güzel.
O da bana poz verdi.Biraz gönülsüz,biraz mağrur.
Olsun,kırmadı ya beni.Ne de olsa bir kedi değil mi?
Sevgisi bile mesafeli.


Ne zaman yapılacak kocaman işlerim olsa,
ben minik işlerle avuturum gönlümü.
Bekledikçe diğerleri kendiliğinden bitecekmiş gibi ??


Bardak altlıkları bunlar.Daha önce de dikmiştim.


Parça pinçik ne varsa toparlayan,lay lay lom işlerden .


Bu küçük örgü kareler ne olacak derseniz net bir cevabım yok.
Sevgili RG ye özendim desem.
Sonra,bitince göstersem ?