Şiir Zamanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir Zamanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ocak 2021 Pazartesi

Kahve ve Şiir Zamanı




                                  Nazım Hikmet – Yılbaşı Ağacı

Bir yılbaşı ağacı karlı bir meydanda Estonya türküleri söylüyor
Telli pullu upuzun bir yılbaşı ağacı
Sen kırmızı sırça topun içindesin
Saçların saman sarısı kirpiklerin mavi
Onu oraya ben astım seni içine koyup
Ak boynun uzundur yuvarlaktır
Kuşkularım kaygılarım sözlerim umutlarım ve okşayışlarımla koydum seni sırça topun içine
Bütün yılbaşı ağaçlarına, bütün ağaçlara, bütün balkonlara, pencerelere, çivilere, hasretlere astım kırmızı sırça topu seni içine koyup
Bağışla beni öleceğim seni bırakıp orda.


*************

Ocak ayının ilk günlerinde Nazım Hikmet'in bu şiirini ilk mısraında "Estonya" geçiyor diye seçtim aslında. Çünkü hala bir yılbaşı ağacım yok. Zaten o kırmızı toplar da, sırça değil artık.
Tekrar gitmeyi çok istediğim Tallinn de, Noel Baba'nın evi kadar uzakta şimdi.

Pandemi günleri başladığından beri seslendirmeye de gidemedim. 
Malum nur topu gibi bir kronik hastalığım var. Risk grubundayım işte bu yüzden.

En çok şiir ve çocuk kitaplarını seslendirmeyi özledim :(

Sahi, siz en fazla ne yapmayı özlediniz?
Seslendirmeyi deyin de, düşüp bayılayım şurada :))







26 Temmuz 2020 Pazar

Şarkılar ve Özdemir Asaf


                                                               (Ulus-Gramafon Kafe de yağmurlu bir gündü)
ŞARKILAR
Her şarkının götürdüğü yer başka,
Hepsi başka başka sinmiş içime.
Biri, Büyükdereye götürüyor,
Biri on altı yaşımın Kadıköyüne.
Kimse sevgimi bilmez şarkısı
Eskiden ağlatırdı beni;
Şimdi düşündürüyor...

Ne zaman şiir vakidir deyip bir şairin mısralarını paylaşmak isteği duysam herkes den önce Özdemir Asaf geliyor, kuruluyor sayfaya. Diğerleri peşinden...
Bazı şiirleri daha az biliniyor ya, ille de onları mutlu etmek istiyor benim de gönlüm.
"ŞARKILAR" da onlardan biri işte. 
Kimse sevgimi bilmez şarkısını da dinledim defalarca. Bir film müziği duygusu veren güzel bir tango benim için. Biliyor musunuz şairin 61 yıl önce ikinci baskısı yapılan bir kitabı var bende. Hazine sandığımın en değerli parçalarından biri.

Bu güzel kitapla yolculuğumuz bile var Kars'a. Doğu Ekspresi ile şiir gibi bir seyahat yapmıştık Alp ile serhat şehrine.

Benim de yolculuklarda yanımda mutlaka kitap olur. Çoğunuzun yaptığı gibi gün evvel onlar yer alır sırt çantamda. Mutlaka bir de şair alırım yanıma yaşanacaklara tanık gibi.

Masada yollar,




bilekte marteniçka. Ah benim yorulmaz, uslanmaz Balkanlı ruhum.



Bir kaç yıl önce ÇSM'de Özdemir Asaf sergisi vardı. Gezmelere doyamamış, sonra gelip burada size de anlatmıştım.

Bu günün anılar kombini Özdemir Asaf'lı.
Masa örtüsü annemin pamuk ellerinden ,
61 Yıllık Özdemir Asaf abimden,
Üzeri çiçek desenli ahşap kalem kutusu ise çocukluğumdan. 
Neşeli günlerden, çok kar yağan yıllardan, kömür kokan sokaklardan. Sarı bereli sarı saçlı kızdan.
Şiirli günler dilemeden, Ankara da bir sevimli müze var diyeyim. Şairlerin, yazarların yolumuzu gözlediği. Bence aralarında konuşmaktan yorulmuş, bizi bekliyorlardır.


3 Temmuz 2020 Cuma

Mavi Huydur Bende ve Konuşan Kitaplık




Bir renk değildir mavi
Huydur bende...

Ve benim yetinmezliğimdir
Ve herkesin yetinmezliğidir belki...

Denecektir ki bir süre ve denenecektir
Bir akşamüstünü düşünmek
Bir akşamüstünü düşünmekten başka nedir ki...

Gönül gözü görendedir,
Derinler mavidir...



Edip Cansever






Burası *Huacachina,Peru

Şiir gibi değil mi? Hatta şiirdeki göz gibi.
Ve
şiir de bazen Huacachina gibi.

Burada daha önce de yazdığım gibi bir kaç yıldır Milli Kütüphane de görme engelliler için kitap seslendiriyorum. Aslında seslendiriyordum demek daha doğru olacak. Malum sebeplerden ötürü, dört aydır gidemiyorum. Başka bir dolu şey gibi, kitaplara ses olmayı da çok özledim.

Geçtiğimiz kış aylarında Edip Cansever şiirlerini de seslendirmiştim. Daha önce Turgut Uyar, Özdemir Asaf, Yunus Emre seslendiren ben, Edip Cansever şiirlerini nasıl okuyacağımı bilememiştim. Sonra kendimce sihirli bir formül buldum. Çocukluğumda bazı akşamlar annemle babam sevdiği şiirleri abimle bana sesli okutur, özellikle babam arada düzeltmeler yapardı. Burada biraz dur, hızlı okudun, ama burada biraz üzülmüş şair... gibi.

O upuzun " Han Duvarları" nı böyle şiir gecelerinde ezberledim ben. Otuzbeş Yaş, o yaşa geldiğimde gerçekten yolun yarısı diye hüzünlendirdi beni hep o şiir gecelerimiz yüzünden :)
Şiir defterlerim de oldu yıllar içinde, acemi çekingen şiirlerim de. Hepsi o günlerden. Edip Cansever'in şiirlerini seslendirmeden önce o küçücük stüdyoya tüm ailemi sığdırdım ben de. Çocukluğun pembeli mavili yıllarını da aldım içeri. Sonra su gibi okudum gitti o güzelim şiirleri.


Merak ederseniz Milli Kütüphane Konuşan Kitaplık yazım BURADA

Şiirle kalın ya da bu şiir sizde kalsın.
Hatta mavi sizde huy olsun.



* Huacachina, Peru'nun güneybatısındaki Ica Region'da, nufusu 115 olan bir köy.


22 Mart 2020 Pazar

Yeni Bir Ülke Bulamazsın Diyor Kavafis



21 Mart Dünya Şiir Günü'nde
hemen hepimizin bildiği, en azından adını bildiği bu şiir belki sizlere de ardımızda bıraktığınız şehirleri hatırlatır.

Anılarınızı anavatanı, çocukluğunuzun belki gençliğinizin şehirleri nereler? Özlüyor musunuz benim gib sizde taşını toprağını?  Denizinin, ağaçlarının, kırlarının kokusunu duyuyor musunuz kalbiniz acırken? Sevdikleriniz hala oralarda bir yerde yaşıyor sanıyor musunuz küçücük bir çocuk saflığı ile?

Eğer öyle ise bir şiir basın kanayan yaranıza,. Geçirmez ama acınızı hafifletir. Tecrübe ile sabittir :)






ŞEHİR 

  
"Bir başka ülkeye,
bir başka denize giderim," dedin, 
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. 
Her çabam kaderin
olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; 
- bir ceset gibi - gömülü kalbim. 
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? 
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, 
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, 
boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede." 


Yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın. 
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede kocayacaksın; 
aynı evlerde kır düşecek saçlarına. 
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka  bir şey umma -
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok. 
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,
bu köşecikte, 
öyle tükettin demektir
bütün yeryüzünde de. 


Konstantinos Kavafis



1 Şubat 2019 Cuma

Kahve Zamanı - Piraye Cafe






Piraye İçin 


Bulutlar geçiyor: haberlerle yüklü, ağır.

Buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda.

Yürek kirpiklerin ucunda uzayıp giden toprak uğurlanır.

Benim bağırasım gelir: -"Pîrâye, Pîrâye!.." diye

                                                                                Nazım Hikmet Ran

                                                                        1945




Yıllar içinde, baharda, yazda, güz de,
 kah yalnızlığımı, kah uzak illerden gelen misafirlerimi ağırladı bu tahta masalar.

Gölgesine sığındım ağaçları, bazen konfeti misali sarı yapraklar döktüler saçlarıma.

Kavaklıdere de Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin bahçesindeki bu cafe artık yok  :(

Size de olur mu?

Sevdiğiniz, oralı anılar biriktirdiğiniz bir mekan yok olunca, 
kendinizi terk edilmiş hisseder misiniz?
Hatta kızar misiniz?






30 Aralık 2014 Salı

Yaşıyorum Demek İçin


YAŞIYORUM DEMEK

Çok merak ediyorum kendimi
Başıma bir şey mi geldi

Öldüm mü kaldım mı
Hiçbir haber yok kendimden.



Bu sabah kapımı çaldım

Kapıyı açan kendim
Bir süre kendime baktım
Bu güleç yüz bendim.



Oh ne güzel bir sabah

Bugün de yaşıyorum demek
Benden başka yok kimsem
Beni merak edecek.

                                                       Aziz Nesin


3 Temmuz 2014 Perşembe

Yaza Dair







Deniz Humması 


Yine denizlere dönmeliyim, ıssız denize, semaya 
Bütün istediğim bir gemi ve yolunu gösteren bir yıldız; 
Çark vursun, rüzgar söylesin, beyaz yelkenler çarpsın havaya 
Ve denizde sisli bir fecir, bir fecir istediğim yalnız. 



Yine denizlere dönmeliyim, dalgaların çağrısına 
Öyle hoyrat, öyle saf bir çağrış ki karşı durulmaz buna; 
Bütün istediğim rüzgarlı bir gün bulutların yarışı, 
Savrulan köpükler, serpintiler, martıların haykırışı. 



Yine denizlere dönmeliyim, serserilik hayatına, 
Martılarla, balinalarla o keskin rüzgarlı yollara; 
Bütün istediğim yolculuğun sonunda, bıkıncaya dek 
Uyumak, rüya görmek ve bir gemici masalı dinlemek... 





John Masefield - 1878 
Çeviren: Melih Cevdet Anday


Yaza şiir, şiire yaz çok yakışıyor değil mi dostlar ?

Kanaviçe işliyor, kitap okuyor, serin gecelerde bazen uzaklardaki " Küçük Ev " imi düşünüyorum.
Dost sohbetleri, billur deniz, zeytin ağaçları, yasemin çiçekleri ne kadar uzak şimdi.

Sizlerin yazı dilerim neşeli ve güzel geçiyordur.




29 Şubat 2012 Çarşamba

Şiire Tutunmak













Şiire Tutunmak

Yok başka hiçbir umarın
En granit kayanın en ortasında
Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
Ya ölmektir kurtuluşun
Ya da şiire tutunmak

                                                         O en gergin tele şöyle bir dokun
Son tınıyla tel kopsun
Ayak sesleri duyulsun ölümün
Her yanin her yönün çıkmaz
Nereye baksan yok
Hiç bile her şey sayılır o bulundugun yerde
Kurtarırsa kurtarir ancak
Yine şiire tutunmak.

                                                             Aziz Nesin


Bir şiirle yıllar sonra bana bu defterin sayfalarını açtıran Nilgün...Teşekkür ederim.