Sıcacık bir yaz günü Burdur sokaklarını adımlarken bir köşebaşında karşılaştık kendisi ile :)
İlk görüşte aşk!
Yok, böyle olmadı. Ben henüz şehre varmadan ön çalışmada adını "yap yapabilirsen" defterime, "mutlaka gidilmeli" notu ile birlikte yazmıştım.
1890 yılında inşa edilen bu Osmanlı sivil mimarisi örneği güzel yapı halk arasında Hünnaplı Ev, bazı kaynaklarda Mısırlılar Evi diye adlandırılmış. Bence konak, hatta ne konağı saray, saray!
Güzel ülkemde simitçiler bile saray olmuşken kişiliği, ruhu, masalsı geçmişi olan bu evlere ne demeli, neyi yakıştırmalı bilmiyorum.
Sokağa açılan kapıdan böyle serin bir bahçeye girmek nasıl güzel bir duygu.
Dışarıdan görünmeyen, sadece size ait bir doğa parçası.
Sanki dünya pastasından bir dilim çalıp, "bu benim olsun" diyerek muzipçe saklamışsınız gibi.
İki katlı evin sadece ikinci katında fotoğraf çekmişim.
Konakladığım Burdur Öğretmen Evi tarafından önemli misafirler (!) için konuk evi olarak da kullanılan bu güzel yapının bahçesinde öğle yemeğinizi yiyebiliyor, çayınızı içebiliyorsunuz.
Üst katta pencereleri bahçeye bakan minik, tertemiz bir mutfakları var.
Ben çayımı çalışanın sohbeti eşliğinde bu sedirin kıyıcığında içtim.
Radyodan akan eski bir şarkı sahipsiz odalara yayılırken bir güzel dinlendim.
Odalardaki bazı eşyalar ve aksesuarlar yeni. Başkalarını bilmem ama bu küçük ihmaller benim gözüme batıyor doğrusu. Hiç biri de bulunması zor şeyler değil. Dünya para harcayıp restore ediyorsunuz. Tamam çok güzel de, detaylara birazcık özeni niye esirgiyorsunuz acaba?
Önünde dizi dizi araçlar park etmişse bu tarihi yapıların fotoğrafını çekmek gelmiyor insanın içinden.
İnternet dünyası derya nasılsa. Yine de resmi sayfalarından almaya çalışıyorum görselleri.
********
Bu yazı ile birlikte Burdur paylaşımlarım bitti sanırım.
Allah nasip ederse yeni bir şehrin hikayesinde buluşuruz sizlerle. Yine birlikte dolaşırız sokaklarını, bahçelerini, evlerini, müzelerini. 2019 da daha önce görmediğim iki şehri paylaştım buradan sizlere.
Hatay ve Burdur.
Diğerleri benim şehirlerimdi zaten. Az ya da çok, ömrümden zamanlar geçirdiğim yerler. İstanbul, İzmit, Altınoluk ve Ankara. Nereye gitsem benimle olan, sokaklarında ayak izlerimin çok olduğu, yüreğimde taşıdığım yerler. Benim için hepsi biraz ben olan.
2020 cebinde neler getirdi bilmiyorum. Sadece umut ediyorum. Bilmediğim şehirlerin sokaklarında keşfe çıkmayı. Güzel insanlarla, sade, sıradan, mutlu hikayeler paylaşmayı.
Sonra bu gece olduğu gibi, dışarıda kar yağarken, masamda bir fincan çay ile size buradan sıcak yaz günleri anılarını anlatmayı...
Sevgimle
İnternet dünyası derya nasılsa. Yine de resmi sayfalarından almaya çalışıyorum görselleri.
********
Bu yazı ile birlikte Burdur paylaşımlarım bitti sanırım.
Allah nasip ederse yeni bir şehrin hikayesinde buluşuruz sizlerle. Yine birlikte dolaşırız sokaklarını, bahçelerini, evlerini, müzelerini. 2019 da daha önce görmediğim iki şehri paylaştım buradan sizlere.
Hatay ve Burdur.
Diğerleri benim şehirlerimdi zaten. Az ya da çok, ömrümden zamanlar geçirdiğim yerler. İstanbul, İzmit, Altınoluk ve Ankara. Nereye gitsem benimle olan, sokaklarında ayak izlerimin çok olduğu, yüreğimde taşıdığım yerler. Benim için hepsi biraz ben olan.
2020 cebinde neler getirdi bilmiyorum. Sadece umut ediyorum. Bilmediğim şehirlerin sokaklarında keşfe çıkmayı. Güzel insanlarla, sade, sıradan, mutlu hikayeler paylaşmayı.
Sonra bu gece olduğu gibi, dışarıda kar yağarken, masamda bir fincan çay ile size buradan sıcak yaz günleri anılarını anlatmayı...
Sevgimle