Flanör;
W. Benjamin'in sosyoloji literatürüne soktuğu ve Fransız şair C.Baudlaire'i örnek gösterdiği bir kavram. Flanör belli bir amacı,süresi ve rotası olmadan şehri gezer. Şehrin dehlizlerini merak eder. Şehre ait medeniyet ürünlerinin ışıltısı flanörü cezbeder. Hedonistik bir gezi tutkunudur. Flanör büyüyüp yetiştiği, tüm benliğiyle aidiyet hissettiği şehrin aşığıdır. Bu anlamıyla flanörlük başka coğrafyaları gezme, görme arzusuyla karıştırılmamalı. Flanör turist veya turist gibi değildir. Flanör hergün bir mekan keşfeder. Aynı mekana değişik zamanlarda gelerek ambiyansından zevk almaya çalışır. Kimsenin bilmediği, gitmeye korktuğu yerlere flanör korkusuzca girer çıkar...Çünkü tüm kent flanöründür adeta.
**********
Bu yazıyı tam bir yıl önce hazırlamışım. Oysa fotoğraf bugünden. Bir arkadaşımla bugün Kale civarındaydık. Onu hiç bilmedği Yahudi Mahallesine götürdüm. Yol üzerinde gerçek anlamı ile Bit Pazarına rastladık. Binbir çeşit duygu ile dolaştık derme çatma tezgahların aralarında.
Sonra asırlık hanların, yanyana boncuk gibi dizilmiş minik atölyelerin içinde kaybolduk.
Ve evet, ben galiba bir "flanör"üm. Bu arada konunun kitabı da var kütüphanemde. Fotoğraf yüklemek bu denli zor gelmese ona da yer vericektim ama... Neyse, velhasılı şehrin gizleri keşfetmek bir oyun gibi eğlenceli ve öğretici. Hele ki yanınızda kafa ve ruh dengi biri varsa.