Eskişehir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eskişehir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2013 Salı

Hayat Geçip Giderken


 Şule ve Serap Hanımların Ankara çıkarmasını duymuşsunuzdur.
 Biz Ankaralılar öyle sevindik ki, anlattık durduk. Bakmayın benim geç paylaştığıma. 
Etkinlik duyurusu bir müddet göz önünde kalsın istediğimden her şeyi öteledim.
İyi mi ettim? Evet, iyi ettim :) Baksanıza ne kadar çok melek adayı olduk. ( 50 ye yakın galiba, neyse..)



İstanbullu arkadaşlarımızla iki gün hep beraber çok güzel vakit geçirdik, çok eğlendik.
Önceden söz verdiğim neresi varsa gidip, yollar arşınladık, merdivenler tırmandık.Gezdik, gördük.

Saklı Teras bizim grubun yeri oldu zaten.


Baykuşçu. Dediler, Baykuşcu...Sonra Pirinç Han,


Sonra, Gramofon Kafe elbette.
Bu arada Gıdı Kapama Pozuna bakar mısınız?


 Ulus, Kale içi Hiç bıkmadan gezdiğim, gezdirdiğim yerler.
 Esnafla tanış olduk artık, şaka değil :)


Sonra, Eskişehir.Güzel şehir.
Vize zamanları
Yemek yapma, ortalık toplama timi olarak oradayım :)


 Orada da bir kapımız olduğundan beri gözüme daha sıcak gelen, sevimli öğrenci kenti.
Burayı ( adını unuttum ) oğlum daha önce görmüş ve " annem buraya bayılır " demiş!
Bayıldım!



 İzin isteyip fotoğraf çektim. Tüm duvarları yabancı araç plakaları ile kaplanmış olan  üst katı atladım,
 çok  kalabalıktı. Bir dahakine artık :)




Sonra tekrar Ankara,


Lösev de Gönüllüler için  düzenlenen Cezmi Ersöz söyleşisi, İmza, yeni kitap;
"Kırk Yılda Bir Gibisin"


Başka bir gün, Tunus Caddesi-Red Rocks... Hımm...En güzel hamburger burada.


Sonra;
Paketler geldi, paketler gönderdim.
Bu yüksükleri  İngrid, Portekiz den yolladı,


Umi, Malezya dan,
Glyn, İrlanda dan.
Hepsi koleksiyoner
Sandal magnetleri  ve hatıra tabağı Umi için aldım.
 Sadece sandelet magnetlerin koleksiyonunu yapıyor çünkü. Bir de üzerinde camii resimli objeler biriktiriyor.
İngrid'in de kıskandıran güzellikte bir yüksük koleksiyonu var.
Glyn, bira altlıkları topluyor. Gönderdiklerime bayıldı :) 

Ne tuhaf değil mi? Sizin için sıradan ve değersiz bazı şeyler, başka birilerini çok mutlu edebiliyor.
Dilek de  Kapadokya dan bana bu hanım kızı ve kartpostalları getirmiş :))


Dahabir dolu şey var anlatmak istediğim ama onları da sonraya bıraktım.
Hem nasılsa hayat devam ediyor .

Bi şey daha;

Etkinlik için hediyeleriniz gelmeye başladı. 
Her biri çok değerli elbette. 
Yanlız hatırlatmak istediğim bir şey var ki,
 o da 2. el eşyaları bu etkinlikte göndermemenizi rica ediyoruz.
Elbette onlara da ihtiyacı olan, değerlendiren adresler var.
Lakin, bu bir yılbaşı etkinliği.
Hiç birimiz yeni yıl hediye paketinden daha önce kullanılmış bir şeyin çıkmasına çok da sevinmeyiz .
Öyle değil mi?

Günleriniz geçerken size de güzel hatırlanacak anılar bıraksın.
Sevgimle.

30 Eylül 2013 Pazartesi

Hafta sonu Eskişehir


Aranızda Eskişehir'i, hadi onu da bırakın,demiryollarını sevmeyen var mı bilmem.
Ben her ikisini de çok severim.

 Cıvıl cıvıl gençlerin doldurduğu caddeleri, kafeleri, şeker kutusu gibi evleri, Porsuk Çayı ve
 yenilenen yüzü ile hep gülümseyen bir şehirdir bana göre Eskişehir.

Demiryolları ise tuhaf bir hüzün saklar içinde.
Öyle kendi halinde, acelesiz ve hayattan yorgun insanların ulaşım seçeneğidir sanki.

Ben gecenin bir vakti yola çıktığımdan güzelim Ankara Garı'nın fotoğraflarını çekemedim .
Ama, gelecek sefere, söz!

Garın fotoğrafları yok ama perondaki anlamlı serginin var :)
"Demiryolcu Çocukları Resim Sergisi"



                                        Her resmin altına ne hikayeler, ne şiirler yazılır değil mi?


7 den 70'e her yaştan ressamın eserleri var sergide.
Ankara da olup da yolu yakınlarına düşenler mutlaka ziyaret etsin derim .
Küçücük ellerin maharetine hayran kalmak, 
ya da  gönlünüzdeki resmi başka birinin nasıl olup da yapabildiğine şaşmak için.


  Bu şehre gelip Haller' e uğramamak olmaz!



Biz gittiğimizde Satranç Şampiyonası varmış.
Burada da gençler, büyüklerle yarış halindeydi

Aklıma lise yıllarında satranç kulübüne üye oluşum geldi...Nasıl sıkılmıştım.
O zaman anlamıştım planlı programlı, 
sonrasını, daha daha sonrasını düşünerek davranmanın bana göre olmadığını :)

Benim oyunum tavla. 
Biraz şans, biraz akıl, çokça şaka...Tıpkı hayat gibi.


Burası Odunpazarı'nda bir çay bahçesi.
Hani şu köy meydanlarında olur ya, işte öyle.
Tahta masaları, sandalyeleri, ağır aksak iş gören çalışanları, hep aç kedileri...



 Tepenizde çınar, kestane ağaçları. Bir de güzelim sonbahar güneşi.
Zaman tembel tembel akıyor böyle anlarda.



Ne güzel bir ağaç!


Biz çayımıza kardeş olsun diye haşhaşlı çörek aldık karşı fırından.
Mis gibi, taptaze. Yapan, satan, fırının sahibi aynı genç hanım.
Az aşağıda sadece kadınların tezgah açıp elişlerini sattıkları pazar var. 


Oh, afiyet olsun kuzum!


Çarşı ortasında bu minik evler masal kitaplarından çıkma sanki.
Karşı tarafında bir turşucu var ki, bayılırsınız.
Minicik dükkan, türlü çeşit turşu dolu renk renk kavanozlar.


Geceler gündüzler kadar sesli, kalabalık burada.
Lakin Porsuk Çayı inadına sakin. Sanki akmaya üşenir gibi.



Lüle Taşı yüksükler dünyanın farklı ülkelerinden arkadaşlarımın siparişi.
Ne zaman alsam, ne kadar alsam bana hiç kalmıyor.
Biri İspanya ya, biri Costa Rica...Diğerlerini unuttum bak!


Biliyor musunuz, benim Malezya dan da bir arkadaşım var.
Adı Umi. Sadece resin sandalet magnetler ve hatıra tabaklar biriktiriyor.
Bu da onun için. Nasıl sevinecek!!


Bu sabah dönüş yolunda, YHT'nin penceresinden çektiğim görüntü.

Şimdi; iş, örgü, tv de dizi zamanları başladı.
Yeni hafta hepimize huzur ve güzellik getirsin inşAllah.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Bahar da Eskişehir



Kurşunlu Külliyesi

1525 Yılında camii,zaviye,medrese olarak yaptırılmış.

Sergi Salonu

Nikah Salonu.

Çok beğendim burayı,bilinenlerden çok farklı değil mi?


Mevlevi Dergahı

Çilehanelerin her biri minik bir dükkan şimdi.











Atlı Han

1850 Yılında Takettin Bey tarafından inşa ettirilmiş.

Med Helvası...Bu tadı tatmalısınız. Porsuk Üzerinde yol alan tekneler bu kademeli havuz geçişlerini kullanıyor.


Kapaklar kapanıp su seviyesi ayarlanınca yola devam :)

Tıpkı Amsterdam,Panama kanal geçişleri gibi.





Kent Park son durak.


Porsuk üzeri plaj.

Müthiş bir akıl,takdir edilesi bir azim Sayın Büyükerşen'inki.

Büyük düşünen,bir büyük adam.


Midilliler çocukları gezdiriyor olsa da aklım kalmadı desem yalan :( İçinde renk renk balıkları ile gölet.
Karşısında otogar,güneşi batırırken bizimde gezimiz bitti.


Fotoğrafların çoğunu kendime sakladım.

Sıcacık çiğ börekleri,Kara Kedi Bozacısının ekşisiz bozasını,karadut dondurmasını

sırf sizi düşündüğümden yayımlamıyorum :))

Olur olmaz zamanda yollara düşmeyesiniz diye yani.

Şaka bir yana bir güne bunca güzelliği sığdırmamız Eskişehirli Nazan'ım sayesinde gerçekleşti.

Bu güzel kenti bize anılarını katarak,bize nadide bir mücevher gibi sevgiyle sundu.

Teşekkür ederim güzel Eskişehir in,güzel insanı.

Ha,unutmadan size gezdirecek birileri yoksa sakın telaşlanmayın.

Ben hazırım.Çantamı kaptım mı yollarda olmaya alışkınım nasılsa.

E,öğrendim de nerelere gidilir,ne yenir,ne alınır..

Daha ne olsun?