Size de oluyor mu? Hani aniden gelişen, amaan zaten hayat geçip gidiveriyor, bu kadar da kasmamak gerek. Diyerek verdiğiniz karar sonrası günleriniz birbirine karışıyor mu?
Benim karışıyor!
Otuz, kırk yıldır not defterlerimi, ajandalarımı gören orta hallice bir holdingi yönetiyorum sanır.
Ya "bullet journal" lerim. Hepsi yaşadığımız, adına "hayat" denen serüvenin detaylarını somutlaştırmak için diziliyor kütüphanemde.
23 Haziran sabahı Ankara Gar'ı bu kadar ıssızken düştüm yola.
08:00 treni ile Eskişehir.
Yol arkadaşımla buluşup, bir çay içimi moladan sonra yola revan olduk.
Böyle de mutluyuz.
Dile kolay yarım asra yakındır birbirimizin hayatının içindeyiz. Önce kendimizi, sonra çocuklarımızı büyüttüğümüz uzun yıllar geçirdik.
Afyon da verdiğimiz mola da Merih ile buluştuk.
Merih benim çok sevip, çok az görüşebildiğim gönlümün köşklerinden birinde 10 yılı aşkındır ikamet eden bir melek.
Kahve kokulu, lokum tadında kısacık bir zaman dilimini paylaştık onunla.
Gece Denizli Öğretmenevi'ndeyiz.
Yemeğimiz, çayımız, kahvemiz her bir şeyimiz yanımızda.
Gençlikten bunlar hep, gençlikten :))
Denizli'nin horozları benlidir.. 🎵🎶🎵
Bahçe mis!
Sabah kahvemizi beklerken, şöyle bir poz vereyim.
Öğreniyorum bu özçekim işini ben :)
Önce Marmaris,
Sonra Kız kumu,
Ve sonunda Orhaniye.
Teknemiz Zakkum Marina da demirli çünkü.
Yine aynı şarkı dilinde;
" Önde zeytin ağaçları
Arkasında yar."
Demir alacağımız güne kadar buradan mavi ile kucaklaşacağız.
Köy bakkalının bahçesinde odun ateşinde çay.
Turgut köyü çok yakın. Alış veriş için gidiyoruz.
Üç gün buradayız.
Sakin Batı, karada geçirdiğimiz son günün adresi. Balığı, mezeleri güzel bir işletme. Sahibi Cenk ise unutulmaya yüz tutan bir beyefendilikle misafirlerini ağırlayan komşu çocuğu sanki.
Her dakikasına şükür ettiğimiz günler yaşadık.
Yol hikayesi şimdilik bu kadar.
Sonrası bir tekne hikayesi.
"LEOS"