29 Haziran 2021 Salı

Bir Yol Hikayesi



Size de oluyor mu? Hani aniden gelişen, amaan zaten hayat geçip gidiveriyor, bu kadar da kasmamak gerek. Diyerek verdiğiniz karar sonrası günleriniz birbirine karışıyor mu?
Benim karışıyor! 
Otuz, kırk yıldır not defterlerimi, ajandalarımı gören orta hallice bir holdingi yönetiyorum sanır.
Ya "bullet journal" lerim. Hepsi yaşadığımız, adına "hayat" denen serüvenin detaylarını somutlaştırmak için diziliyor kütüphanemde.

Bu yayın da, o kargaşayı düzene koyup, hayata not düşmek için.




23 Haziran sabahı Ankara Gar'ı bu kadar ıssızken düştüm yola.
08:00 treni ile Eskişehir.


Yol arkadaşımla buluşup, bir çay içimi moladan sonra yola revan olduk.


Böyle de mutluyuz. 
Dile kolay yarım asra yakındır birbirimizin hayatının içindeyiz. Önce kendimizi, sonra çocuklarımızı büyüttüğümüz uzun yıllar geçirdik.


Afyon da verdiğimiz mola da Merih ile buluştuk.
Merih benim çok sevip, çok az görüşebildiğim gönlümün köşklerinden birinde 10 yılı aşkındır ikamet eden bir melek.
Kahve kokulu, lokum tadında kısacık bir zaman dilimini paylaştık onunla.


Gece Denizli Öğretmenevi'ndeyiz.


Yemeğimiz, çayımız, kahvemiz her bir şeyimiz yanımızda.
Gençlikten bunlar hep, gençlikten :))


Denizli'nin horozları benlidir..  🎵🎶🎵  


Bahçe mis!


Sabah kahvemizi beklerken, şöyle bir poz vereyim.
Öğreniyorum bu özçekim işini ben :) 


Önce Marmaris,


Sonra Kız kumu,


Ve sonunda Orhaniye.
Teknemiz Zakkum Marina da demirli çünkü.


Yine aynı şarkı dilinde;
" Önde zeytin ağaçları 
Arkasında yar."


Demir alacağımız güne kadar buradan mavi ile kucaklaşacağız.





Köy bakkalının bahçesinde odun ateşinde çay.

Turgut köyü çok yakın. Alış veriş için gidiyoruz.
Üç gün buradayız.



Sakin Batı, karada geçirdiğimiz son günün adresi. Balığı, mezeleri güzel bir işletme. Sahibi Cenk ise unutulmaya yüz tutan bir beyefendilikle misafirlerini ağırlayan komşu çocuğu sanki.
Her dakikasına şükür ettiğimiz günler yaşadık.



Yol hikayesi şimdilik bu kadar.
Sonrası bir tekne hikayesi.
"LEOS"






 

26 Haziran 2021 Cumartesi

Gün Olur




Gün Olur

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!…
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi…

Orhan Veli Kanık



Gün oldu, aldım başımı gittim. 
Benim bir günahım yok ki.
Sadece şairi dinledim :-)


 

8 Haziran 2021 Salı

Kale de Bir Gün

  Bugün arkadaşlarımla kaledeki Taş Bebek Kafe de kahvaltı için buluştuk. Nasıl özlemişiz yüzyüze görüşmeyi. Dile kolay 1,5 yıl olmuş birbirimize dokunmayalı. 


( bu grup  üçü aşılı, biri covit 19'u aslanlar gibi alt etmiş dört kişiden oluşuyor )


Sana bugün Kale'den baktım Ata'nın Ankarası.



Ankara güneşli bu gökyüzünün altında bayram çocuğu gibi görünüyordu gözümüze.


Kale içindeki Taş Bebek Kafe'ye sosyal medyada rastlamış, listeme yazmıştım.
Pandemi sonrası gidilecek yerler listesi bu. Nasıl uzun, nasıl renkli bilemezsiniz :))


Kapıdan girerken sizi palyaço kuklalar karşılıyor.



İçeride ise her yer ama her yer bebek.








En eski bebek 40 yıl öncesine aitmiş burada.
Yani benimkiler yok ;)


Baylar bayanlar, 
Merdivenden kayanlar... Nereden hatırlıyorsam bu anonsu ?


Kahvaltı sonrası kale sokaklarını arşınlamadan önce bu eski konağın duvarlarına dizilen bebekler arasında her birimiz kendimize benzettiğimiz bebeği aradık bir süre. 









Şu surattaki ifade bakın:) Yok benimkine değil canım :))



Bu olabilir miyim?
Çanta, palto, şapka... Yola çıkmaya hazır sanki :)
Evet,evet bence bu "ben".






Hepimiz dayanamayıp onu da, bunu da, ay şunu da derken akşam telefonlarımızda onlarca fotoğraf vardı. Birbirimize de gönderince, benim de bir sürü fotoğrafım oldu mekanda. 
Halbuki bir yayın önce neler yazmıştım. Ama böylesi de güzelmiş doğrusu.


Öğleden sonra sokaklardaydık.
12000 adım atmışım. O yüzden gecenin bu vakti oldu, hala yorgunluktan uyku tutmadı.


Ulus, her zaman küçük güzelliklerin keşfedildiği, hep şaşırtan, hep özlenen bir semt benim için.


Günü Çankaya Belediyesi'nin bugün ilki Kuğulu Park da gerçekleşen konserine  katılarak sürdürdük. Tamam aşılıyız ama yine de biz pek kalabalığa karışmadan, Manisa Tarzanı gibi ağaç aralarından izledik, eşlik ettik şarkılara.

Kah, Nazende Sevgilim dedik,
 kah Fikrimin İnce Gülü.
Gül gibi bir gün geçirmiş olduk anlayacağınız.