17 Ağustos 2021 Salı

17 Ağustos 1999' A Dair

 



Bir yaz gecesi yine nedensiz terketmişse uykum beni. Başkentin ışıkları denizin pırıltıları olmuşsa gözlerimde. Ben o gecedeyim.

Toprağın, göğün, denizin canlanıp, canlar aldığı o yerdeyim. 

22 Yıl oldu.

Yara aynı...Sızı da.

Dün gece dostlarım aradı.''Tören var'' Dediler.

''Aklımızdasın''....

Aklımdasınız.

Bugün dokunmasınlar bana.  Aramasınlar. 

Çiçeğimi aldım,eski bir arkadaşa gidiyorum.

Dedim ya yokum burada.

Ben pencereleri denize bakan evimdeyim bugün.

Boş odalarda kalan çocuk kahkahalarını tekrar duymaya,

bahçesine o yaz diktiğim gümüş yapraklı söğüt dallarına, 

çocuklarımın kapı pervazındaki basamak basamak boy çizgilerine dokunmaya,

duvarlarındaki minik el izleri duruyor mu diye bakmaya gidiyorum.

Sevinçlerimin, kederlerimin sessiz ortağına. 
Yıllarca sevip bir gecede terk ettiğim yuvama.
Ben bugün eski bir arkadaşa, pencereleri denize bakan evime gidiyorum.


                                              ******

Bu yazıyı 11 yıl önce yazmışım... 
Sızı hep aynı jilet kesiği inceliği ve derinliğinde.  Çocuklarımla yaşıt arkadaş çocukları, okulumuzdan öğretmenler, kendi okul arkadaşım, komşulardan adını bilmediğim yüzlerini bellediklerim... Hep aynı yaşta kalanlar.

Sizden sonra dünya başka bir yer oldu. Daha iyi değil, daha kötü mü? Bakın onu da bilmiyorum. İnsanoğlu yeni acılar icat etmede epey yol aldı, onu iyi biliyorum. 

O gece sizinle birlikte gitmeyenlerin bazıları da yıllar içinde birer birer eksildiler hayatımdan.

Enkaz başlarında iş eldivenleri dağıtan abim. Her hafta sonu, cuma akşamından evsizlere battaniye ulaştırmak için yola çıkan eşim, o sabah ikişer dağıtılan ekmeğin sadece birini alıp "bize yeter" derken gözlerinden yaşlar akan annem....

Nurlar içinde yatın. 



Hepinizi çok ama çok özlüyorum.

Şubat 2000 den bu yana Ankara da yaşıyorum ya, yine de olası İstanbul depreminden en çok ben korkuyorum. Çünkü gerçek çaresizliğin yüzünü biliyorum. 
Allah yardımcımız olsun!