6 Aralık 2019 Cuma

Kasım-Ekim


Her ne kadar benim için vedaların ayı olsa da severim gözü yaşlı Kasım'ı.
Hatta daha çok seveyim diye de uğraşırım çoğu zaman.
 Oysa hayat debisi yüksek bir nehir gibi deli deli akıyor. Hani bir dur, yavaşla, bir sakin ol.
Bitsin şu kopuk uçurtma hallerin, desem de... Yok. Ben tuhaf bir acele ile yaşıyorum zamanı.
Sosyal medyayı çok kullanmıyorum, buraya da eski sıklıkta yazamıyorum ama birikenleri paylaşamamak da ayrı sıkıyor canımı. Bu uzun bir yazı olacak o yüzden.
Emek verdiğim, samimiyetimle var ettiğim bir sürü şey gibi buradan vazgeçemiyorum çünkü.
Kasım, evet çok güzel bir hafta ile başladı.
Bir hafta boyunca  Keçiören Hüseyin Güllüoğlu İÖO da her gün üçer sınıftan oluşan 5 ve 7. sınıf öğrencilerine 20 yıllık bu alanda çalışmalar yapan biri olarak GÖNÜLLÜLÜK temalı seminerler verdim. İlk değil, bu yıl seminerlerimizin 2. yılı.


Çok şey paylaştım, çok şey öğrendim. 
En güzeli canım Dolunay öğretmenimle birlikte küçük kalplere yardımlaşmanın güzel  tohumlarını ektik. Tohum bu, arada bereketli yağmurlara, güneşe ve sevgiye ihtiyacı var elbet.
Olsun, İlk adımı attık ya, gerisi gelir, geliyor çok şükür.
Bakın benim miniklerime.



Nasıl da hevesli, paylaşımcı ve akıl kutusu şeyler :)




İlk gün henüz okuldan ayrılmadan bu mektubu getirdi bir güzel çocuk.
Sonra bir şarkıyı söyleyip dans ederken işaret dili ile sunan bir dans grubu kurdular. 
2. gün sundular koridorda durdurup. Şimdi yılbaşı için SERÇEV'e hediye hazırlayan küçük bir gönüllü ordumuz var ve tabii daha onlarca planımız :)

**********

Ulan Batur büyükelçiliğimizin organizasyonu ile  Moğolistan ve Bursa Kırkyama grubunun birlikte hazırladığı bir sergi vardı ÇSM de. Bir günde üç kez dolaştım  :)




*********


Milli Kütüphane de kitap okumalarıma devam... 
Bu küçücük stüdyoya ne dünyalar sığıyor bilseniz.

***********


Çocukluğumun kasımpatı kokulu 10 Kasımlarında  nasıl ağlıyorduysam
yine dökülüyor damlalar pıt,pıt  ....


Bu sevgi seline bakıp daha da çok belki de.


Serpil Ablam geleneği bozmadı yine İstanbul dan kalkıp geldi Anıtkabir de, 
Ata ya saygı ve şükranlarını sunmaya. 


Nalan'ın Evi'nde dinlenelim dedik, 
Ponçik okeye dördüncü gibi kuruluverdi yanımıza.

***********


Yazdım, çizdim, gittim, görüştüm, bekledim... 
Sonunda çok güzel bir şenlik düzenledim.
Aferin bana :)


Bu kez de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı  bize ev sahipliği yapan kurum oldu.




Pek çok fotoğraf var elbette ama ben özellikle eski kotundan Bahar ablasının  yardımı ile bu güzel çantayı diken Zeynep ile olanı seçtim.


Ve annelerinin satın aldığı amigurumilerin sevinci ile gülümseyen bu şirin ikizleri.


Gönlüme sığmayan, ceplere dolan meleklerim var benim.
Onların yardımı ile şimdi bir SP li çocuğumuzun tekerlekli sandalyesi yaptırılıyor.
Stant bağışlarımız bir evin içine sevinç olup dolsun diye bunca çaba.


Neşeli Evlerim de bir sevildi ki, sormayın :))



*********


Gül geldi İzmit den.
Yine Ankara gecelerinde sanatın, müziğin izini sürdük birlikte. 
47. Yılımızı kutladık Maltepe deki küçük balık evinde.

Tam doğum günümde İnce Saz'ın konserinde şarkılar tuttuk, şarkılar söyledik.
Yaşa başa bakmadan, "baba bir masal anlat bana" dedik, buğulu gözler kırık seslerle.

************


Alp'imle bir gece güzel bir yemeğin ardından Sıhhıye Orduevi terasından Ankara ya baktık uzun uzun. Son 20 yılımızın şehrini, ilk yılları, onu zor ama nasıl çok sevdiğimizi konuştuk.
Biliyor musunuz, çocuklarınızın büyümüş olmasının en güzel yanı kendinize sizi çok seven arkadaşlar yetiştirmiş olmanız galiba. 

*********

EKİM

Diyelim mi? Hadi diyelim :)




Ne güzel başladı Ekim.
Melekler listemize bir güzel melek daha eklendi ve biz iki Serebral Palsi li çocuğumuzun daha tekerlekli sandalyesini yaptırdık. Yaptırdık, çünkü bizim çocuklarımızın sandalyeleri özel.
Rahatsızlıklarına göre tek tek projelendirilip imal ediliyorlar.

*******


Anadolu Medeniyetleri Müzesi ne  Kazakistan dan "Büyük Bozkırın Tarihi ve Kültürü" sergisi kapsamında Altın Adam gelmiş. Görelim bakalım dedim. Dedim de, benim altın kalplilerimin yanında Altın Adam ne ki?

*********



Unutulmaya Yüz Tutmuş El Sanatları Şöleni Ulus da idi.
Neler vardı neler...



*********


Bu sergideki tablolar uzun zaman aklımdan çıkmayacak.
Kimler kimler yoktu ki..


 Osman Hamdi Bey


 Eyüboğulları, 


Hatta, Halife Abdülmecid Efendi'nin fırçalarının izlerini seyretmek olağanüstü idi.

******


Bir sergi de alt katta vardı.
Umutlu, güzel tablolardı.


Aynı gece Kore'li genç bir piyanistin resitalini dinledik.

İnsanın görünmeyen yaralarının tedavisinde sanatın gerçekten iyileştirici bir etkisi var.

*********


Bu defa sebebi üzücü olsa da, o körfez şehrindeydim yine.
Bir isim daha eksildi hayatımızdan. Onu sevgi ve binlerce hatıra ile yolcu ettik sonsuzluğa.
Sahile vurduk sonra kendimizi yaralı balıklar gibi.

**********


Oraya kadar gitmişsem, gitmezsem küser bana İstanbul'um dedim.
O da, sağ olsun aydınlık yüzü ile karşıladı beni.


Üç de sergi gezebildim kısacık zamanımda.


Daha önce görmediğim Yeni Camii Hünkar Kasrı'nı da bu vesile ile gezdim.
Osmanlı çini sanatına bir kez daha hayran kaldım.


****


Biri İş Bankası Müzesinde. 
Kurumun tarihsel gelişimi ve hizmetleri ile çok ilginçti.



****


Bir diğeri Milli Mücadelenin 100. Yılında İstiklal Sergisi idi.


****


Birazcık Kapalı Çarşı, eser miktarda Mısır Çarşısı...
Kucağımda bir saksının içindeki sarı çiçeklerle bildik yollardan, aşina olduğum vapurlar ve iskelelerle konuşa konuşa oradaki evimize döndüm.



********

Bir de teşekkür ziyareti hem bağışçımız, hem çok sevdiğimiz bu Cumhuriyet kadınına.

5 kısa gün ne ki... Geçiverdi.


*********


Çok şükür 29 Ekim de yine Ankara dayım.
Bazı zamanları var şehirlerin insanı yollardan döndüren.
Cumhuriyet Bayramı ve Ankara gibi.

*****

Buraya kadar bana eşlik ettiyseniz size gönülden, kocaman bir teşekkür.
Yine görüşelim ama arayı bu kadar açmadan inşallah.
Sevgimle !



14 yorum:

  1. Siz ne güzel bir insansınız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmem ki....Siz öyle diyorsanız sevinirim ben de :)

      Sil
  2. Yılbaşı paketi hazırlamaya başlıyorum ben, nasılsa vardır kesin yapacak birşeyin diye düşündüm :)

    Dolu dolu, çok güzel geçmiş günler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yıl Okulda seminer alan çocuklarım hazırlıyor hediyeleri canım.
      Lakin biliyorsun biz de her zaman her şeye ihtiyaç var. Gönder gelsin !

      Sil
  3. her şey ne mutluluk verici ki amaa :) dolunay ve sana daaa tebrikleer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Ben de seminerlerimizi çok önemsiyorum.

      Sil
  4. Ne güzel dopdolu geçmiş,keyifle okudum.Ankara'yı özleyen biri olarak özllikle Ankara resimleri ayrıca güzel geldi.Doğum gününüz kutlu olsun. İnsanlara yardım edebilmek ,dünyanın en güzel şeyi, kutluyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Ankara çok özleyenleri geri çağırır biliyorsunuz.

      Sil
  5. Dopdolu ve yine çok duygulu geçmiş blog alemi seni özlüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de alem çok ama blog alemi bambaşka ; )
      Dahası da vardı da nazara gelirim diye yazmadım :))

      Sil
  6. Bazı zamanları var şehirlerin insanı yollardan döndüren .. Ne güzel demişsiniz ve Ankara kesinlikle bu sözün tam karşılığı. Enerjinize hayran kaldım, dolu dolu geçmiş günleriniz. Kocaman bir masallah🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarken bazı cümleleri düşünmeden yazıyor, sonra şaşırıyorum ben de. Bir yerlerden mi aklımda kaldı acep ? Yok, bunu ben yakıştırmışım Baharcım. Güzel bir şey yazmış olmak için değil, gerçekten düşündüğümün hissettiğimin gerçek karşılığı olduğu için. Seviyorum bu konsantre anlatımları. Ve birilerinin fark etmesi ne güzel :))
      Teşekkür ederim. Sevgiler

      Sil
  7. Tülin abla nasıl güzel geçmiş iki ayın, çok keyif aldım okurken. Bu arada doğum günün de varmış arada. Nice güzel yaşlar diliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım. Ben genel anlamda sevdim 2019. Allah aratmasın, gidiyor diye yastayım.

      Sil