Bir mevsim daha tükettik gittikçe kirlenen dünyamızda.
Dün gördüm bu saati uzun zamandar beri ilk defa. Annemin evinde vardı .
Bozuldu diye atılmıştı. Ne fena !
Bu saate, doymak bilmez tavuğun yemleri gagalayıp durmasına bakınca nasıl başlanır ki yazıya .
Galiba şöyle;
"Zaman yine su gibi aktı, gitti"
Valizler bu defa Ankara Ya dönüş için hazırlandı.
Bu ay bitmeden bir Bozcaada yazısı gelecekti, olmadı.
Bir dahakine artık :)
Hatta kar yağdığında yazayım. İçimiz ısınır hem ne dersiniz?
Temmuz ayı motifleri örüldü, sonunda bitti.
Ağustos ortalarında sahibine ulaştı .
Ben çok severek hazırladım.
Umarım gülümseten bir paket olmuştur.
Burası Bozcaada limanı açıkları.
Büyük oğlum 2 seneliğine uzak bir denizin kenarına gitti :(
Biraz buruldu içim elbete ama hep diz dize nereye kadar değil mi?
Hem, hayat cesur olanlara iltimas geçermiş.
Görelim bakalım :)
Büyük oğlum 2 seneliğine uzak bir denizin kenarına gitti :(
Biraz buruldu içim elbete ama hep diz dize nereye kadar değil mi?
Hem, hayat cesur olanlara iltimas geçermiş.
Görelim bakalım :)
Bu sene 40 Gün, 40 gece kalmışım Küçük Ev de.
Bana başka türlü iyi geldi bu yaz o sahiller.
Aslında,
Ne güzel detaylar var anlatmak istediğim.
Yakında çözülür lal olan dilim, yazarım inşALLAH.
Siz bana bakmayın.
Aslında bıktırasıya yazasım var ama yüreğimin ve parmaklarımın üzerinde görünmez gülleler
hala duruyor.
Ondandır bu ne anlattığı bilinmez, tutuk yazı.
Affola!
Bitirmeden,
Bu güzel kahvaltılıkları küçüğüm hazırladı.
Abiye "güle güle" kahvaltısı verdi de :)
Mis kokulu, aydınlık bir sabaha uyanmak ne güzelmiş.
Hele sevdiklerinizin elleri ile hazırlanmış sofra, demlenen tavşan kanı çay...
O an var ya... Her şeye değiyor.
Uykusuz gecelere, tüm sızılara...
Mutluluk işte bu kadar küçük, kısacık zaman dilimlerinde değil mi zaten.
Şükredelim ve tekrarını dileyelim :)
Şimdi;
Huzurlu, sağlıklı bir mevsim diliyorum herkese.
Sonbahar Ankara da harikadır.
Bir zamanlar şöyle anlatmışım,
Sonbahar ;
Ankara da uzun güneşli günler, serin sabahlar, ayakkabılarınız çamurlanmadan gezebileceğiniz
yağmursuz ılık günler demektir.
Sergiler, konserler başlar ekimle birlikte. Tiyatroların önü cıvıl cıvıldır.
Bir de arkadaşlarınız varsa yanınızda, her şey pamuk helva tadındadır zaten.
Yani,dünyanın hiç bilmediğiniz çarkları dönüp durmaya,öğütüp çiğnemeye devam ederken son hızla her şeyi, sahnedeki oyunla başka hayatlara sızıvermenin tam zamanıdır Ankara da sonbahar...
Bekleriz efendim !