Dün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günüydü.
Her yerde, her platformda kadın vardı. Günler önce biz de okuldaki atölyemizde Çankaya Belediyesi'nin Ankara'nın farklı noktalarında kadınlara hediye olarak dağıtacağı yüzlerce çanta diktik. Zaman zaman ben de üreten annelerimize yardıma gittim ve emeğin karşılığının ucuzluğu karşısında bir kez gerçekten üzüldüm.
Bu özel gün için SP'li ve otizmli çocukların anneleri çalışıyor üç kuruşa. Hem de hak ve eşitlik savunanlar için.
Çok şey öğreniyoruz bu yolda.
Aslında günün anlamına binaen sizinle yine özel bir kadının hikayesini paylaşacaktım. İçimdekiler dilimden dökülüverdi birden.
Biz yine de atölyemizde neleli, umut dolu bir kahvaltı buluşması ile kutladık günümüzü.
❤️ 🧡❤️💙💜💚💛💚💙💜❤️🧡
Bir Umut Mimarisi...
Kanser olduğunu ve öleceğini öğrenince bir şeyleri değiştirmek zorunda olduğunu anlayan ve kalan hayatını buna adayan koca yürekli bir kadının hikayesi; Maggie Keswick Jenks
Maggie, Tedavi ile geçen 5 yılının ardından şiddetli ağrıları yeniden başladı. Muayeneye gittiğinde kanserin yayılmış olduğunu öğrendi. Doktoru 2 veya 3 ay yaşayabileceğini söylemişti.
Bunu duyduktan sonra Maggie ve kocası, hemşire tarafından çok fazla hastanın bekliyor olması gerekçesiyle dışarı çıkarıldı. Neon ışıklandırması ve penceresiz korkunç bir koridor. Kendi söylemiyle “En kötü haberi bile sindirmek için güzel bir alana ihtiyaç vardır”
Maggie’nin öfkesi olan bu hikaye, kendi ve diğer birçok kanser hastasının hayatında dönüm noktası oldu. Kendisini hastanede çaresiz değil, sorumlu hissetmesi gerektiğini anladı. Bir tedavi yöntemi olmasa da değiştirebileceği bir şeyler vardı.
Peyzaj mimarı olan Maggie, 2 yılını kanser bakım merkezlerini planlamaya adadı. Hastaları kötü iç mekanlara mahkum etmek yerine, iyi bir çevrenin ve tasarımın iyileşmeye nasıl yardımcı olabileceğini tanımlayan bakım merkezleri için planlar hazırladı.
Her şeyin, küçük şeylerin bile önemli olduğunu biliyordu. Örneğin sıradan bir tuvalet değil, özel bir mekan tasarımı yaklaşımını savundu. Ağlamak için gizlilik, yüzü yıkamak için su ve dışardaki dünyayla başa çıkmaya hazırlanmak için ayna sağlayacak bir mekan yaklaşımıydı bu..
Yoğun ve uzun kemoterapi süreçlerini, hapis gibi hastane, klinikte, steril ve ruhsuz odalarda geçirmek yerine hastaların evinde gibi hissedecekleri küçük ölçekli yapılarda geçirmelerini savundu.
Bu merkezler insanlara sadece mekan sağlamak için değil, asıl sunulan psikolojik ve duygusal rahatlıktır ve bu kişinin yaşam dürtüsüne katkıda bulunur. 1995 yılında gözlerini yuman Maggie’nin mirasını mimarlık kavramcısı eşi Charles Jenks sürdürdü.
Dünyanın birçok yerinde Maggie kanser merkezleri tasarlandı. Farklı mimarlar tarafından, farklı ülkelerde 20 Maggie kanser merkezi bulunuyor.
Son olarak Maggie’nin eşi Charles Jenks’in sözüyle bitirelim;
“ İyimserlik inceyken, umut kalındır. Umut, korkunun öteki tarafıdır. Umut, ufkun ötesine bakmaktır. Umut, beklenti içinde olmak ve işlerin en iyi şekilde devam edeceğini ummaktır...”
Mimarın Sesi
-alıntıdır-