27 Mart 2022 Pazar

23 Nisan da yine Lösemili Çocuklarımızı Sevindirelim mi?

    

   
Merhaba sevgili dostlarım.
Uzun bir kışın ardından, soğuk ve kar hiç bitmeyecek sanırken Ankara 'ya ilkbahar geliyor usul usul ve ben yine o dönemeçte buluyorum kendimi.  Bakıyorum, bahar gibi, gün gibi aydınlık bir yol uzayıp gidiyor önümde. Çok bilmiş göründüğüme, "benden kaçmaz" hallerime bakmayın siz.
Yalniz çıktığım ve yalnız kalmaktan ölesiye korktuğum her başlangıçta hemen biri, biriniz tutuyor ya  elimden. Oh... nasıl rahatlıyorum bilseniz...

Yine bu umut, bu inançla yazıyorum size.


Bu yıl da nasip olursa 23 Nisan da da LÖSEV Lösemili Çocuklar Derneği' nde dağıtılmak üzere çocuklarımız için hediyeler hazırlayalım mı?

Neler yapabilirim diyenler için;



En kolayından el yapımı kartpostallara ihtiyacımız var yine. Hazırlarken duyduğunuz mutluluk ise kendinize bayram hediyesi :))


Her zaman olduğu gibi el yapımı ve yıkanabilir oyuncaklar çok iyi oluyor
Ben yine çekmecelerimi hafifleten, parça pinçik kumaşlarımı kullanabildiğim bu oyuncak-uyku arkadaşlarından dikmek istiyorum. Çünkü bayılıyor bunlara çocuklarımız. Özellikle hastane yatışı olan Lösev Çocukları. Bizim küçük, cesur, kahraman savaşçılarımız.

Pastel, kuru boyalar ve resim defterleri her zaman, her yerde  makbul hediye  :)


Elimden gelmez ki, diyenler için elinden gelen ören diken satan hamarat annelerimiz var. Her biri birer melek annesi hem de. Onlar Serebral Palsli çocuklarımızın güzel anneleri. Yaptıkları ile IG de buradalar @hamaratanbeler06
Mübarek Ramazan ayında işte size katmerl iylik fırsatı  ; )

Yine de,
belki işiniz çok. Almaktı, hazırlamaktı, postaydı.... Olur ya.  
O zaman sadece dualarınıza talibiz. Bir duanın içinde olmak ne güzel şey!
Tüm insanların sevildiğini, bir kalpte yeri olduğunu bilmenin sevincine ihtiyacı var. 

Bu sevinçlerin ortağı olmak isteyenler bana yazsınlar lütfen.
Çünkü siz olmadan eksiğim. 
Siz olmadan yol alamam.

tlnbozkoyunlu66@gmail.com



Bir maniniz yoksa gönlümüzün baş köşesindeki bu masa sizin için. Bekleriz  efendim :)



Ve birlikte yürüdüğümüz yollarda yaşadıklarımız için buraya 
 TIKTIK lütfen


9 Mart 2022 Çarşamba

Bir Umut Hikayesi


Dün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günüydü.

Her yerde, her platformda kadın vardı. Günler önce biz de okuldaki atölyemizde Çankaya Belediyesi'nin Ankara'nın farklı noktalarında kadınlara hediye olarak dağıtacağı yüzlerce çanta diktik. Zaman zaman ben de üreten annelerimize yardıma gittim ve emeğin karşılığının ucuzluğu karşısında bir kez gerçekten üzüldüm.

Bu özel gün için SP'li ve otizmli çocukların anneleri çalışıyor üç kuruşa. Hem de hak ve eşitlik savunanlar için.

Çok şey öğreniyoruz bu yolda.

Aslında günün anlamına binaen sizinle yine özel bir kadının hikayesini paylaşacaktım. İçimdekiler dilimden dökülüverdi birden.


Biz yine de atölyemizde neleli, umut dolu bir kahvaltı buluşması ile kutladık günümüzü.

❤️ 🧡❤️💙💜💚💛💚💙💜❤️🧡

Bir Umut Mimarisi...

Kanser olduğunu ve öleceğini öğrenince bir şeyleri değiştirmek zorunda olduğunu anlayan ve kalan hayatını buna adayan koca yürekli bir kadının hikayesi; Maggie Keswick Jenks

Maggie, Tedavi ile geçen 5 yılının ardından şiddetli ağrıları yeniden başladı. Muayeneye gittiğinde kanserin yayılmış olduğunu öğrendi. Doktoru 2 veya 3 ay yaşayabileceğini söylemişti.

Bunu duyduktan sonra Maggie ve kocası, hemşire tarafından çok fazla hastanın bekliyor olması gerekçesiyle dışarı çıkarıldı. Neon ışıklandırması ve penceresiz korkunç bir koridor. Kendi söylemiyle “En kötü haberi bile sindirmek için güzel bir alana ihtiyaç vardır”

Maggie’nin öfkesi olan bu hikaye, kendi ve diğer birçok kanser hastasının hayatında dönüm noktası oldu. Kendisini hastanede çaresiz değil, sorumlu hissetmesi gerektiğini anladı. Bir tedavi yöntemi olmasa da değiştirebileceği bir şeyler vardı.

Peyzaj mimarı olan Maggie, 2 yılını kanser bakım merkezlerini planlamaya adadı. Hastaları kötü iç mekanlara mahkum etmek yerine, iyi bir çevrenin ve tasarımın iyileşmeye nasıl yardımcı olabileceğini tanımlayan bakım merkezleri için planlar hazırladı.

Her şeyin, küçük şeylerin bile önemli olduğunu biliyordu. Örneğin sıradan bir tuvalet değil, özel bir mekan tasarımı yaklaşımını savundu. Ağlamak için gizlilik, yüzü yıkamak için su ve dışardaki dünyayla başa çıkmaya hazırlanmak için ayna sağlayacak bir mekan yaklaşımıydı bu..

Yoğun ve uzun kemoterapi süreçlerini, hapis gibi hastane, klinikte, steril ve ruhsuz odalarda geçirmek yerine hastaların evinde gibi hissedecekleri küçük ölçekli yapılarda geçirmelerini savundu.

Bu merkezler insanlara sadece mekan sağlamak için değil, asıl sunulan psikolojik ve duygusal rahatlıktır ve bu kişinin yaşam dürtüsüne katkıda bulunur. 1995 yılında gözlerini yuman Maggie’nin mirasını mimarlık kavramcısı eşi Charles Jenks sürdürdü.

Dünyanın birçok yerinde Maggie kanser merkezleri tasarlandı. Farklı mimarlar tarafından, farklı ülkelerde 20 Maggie kanser merkezi bulunuyor. 

Son olarak Maggie’nin eşi Charles Jenks’in sözüyle bitirelim;

“ İyimserlik inceyken, umut kalındır. Umut, korkunun öteki tarafıdır. Umut, ufkun ötesine bakmaktır. Umut, beklenti içinde olmak ve işlerin en iyi şekilde devam edeceğini ummaktır...”


Mimarın Sesi

-alıntıdır-