Bugün Dilek ve ailesi ile Keçiören Güçsüzler Yurduna bayramlaşmak
ve geçen etkinlikten kalan hediyeleri dağıtmak üzere gittik.
Yurt sakinlerinin bir kısmı girişteki salonda, gelenlerle bayramlaşmak için bekliyorlardı.
Ziyaretçilerin çokluğu ,özellikle elleri çiçeklerle dolu gelen gençler bizi çok duygulandırdı.
Üst katlarda da bizi buruk bir sevgiyle bekleyenler vardı.
Hediyelerimiz açıldı,beğenildi,olmadı değiştirildi ama illaki gönüller hoş edildi.
Funda Hanım yurdun görevlilerinden.Bizimle çok yakından ilgilendi.
Katları,odaları dolaşmamız için bir yardımcısını görevlendirdi.
Bu teyzemin yatağını süsleyen örgü elbiseli bebek dikkatimizi çekti.
Sorduk;çocuğum olmadı benim dedi.
''Anne olana kadar, her kadın bir kız çocuğudur ''
O küçücük odalara ikisi,üçü birden sığdırılmış ömürlerin.
İnsanoğlu böyle işte...Yaşadığı her yeri yuva yapma isteğinde.
Odalardan birinin balkonunda çiçek de var,saksılarda biber de.
Nazik Teyze nin ayakları üşüyormuş.Bir de çorap varsa...Dedi.
Paketlerin içinden bulduğumuz bir çift patikle mutlu oldu.
Bazen bir kalbi ısıtmak bu denli kolay olabiliyor.
Zehra Teyze, kapılara kadar çıktı ardımızdan. Çok da dua etti onu hatırlayanlara.
Burada bir gülüyor,bir ağlıyor gözler.
Dilek birlikte fotoğrafımız çekince, teyzem "Bakayım göster nasıl çıkmışım" dedi.
Beğenmedi,yenisini istedi.Çekti Dilek bizi böyle el ele,diz dize :)
Ona da baktı, sonra dönüp bana "sen benden güzel çıkmışsın" dedi.
Ah,Ali amca...Sen de böyle değildin elbet...
Neler gördün,neler yaşadın kim bilir....
Bir bayram gününü böyle geçirdik biz.
Bu kadar çok fotoğraf sizi sıktı mi bilmiyorum.
Bilmenizi istediğim, eğer aklınızın bir kenarında yaşlılarımızı ziyaret etmek varsa
bir adım atın.Gerisi kendiliğinden geliyor.
Yollar bulunuyor,kapılar açılıyor,gönüller gerçekten hoş oluyor.
Hem onlarınki,hem sizinki.
Ömrünüzün bayramları çok olsun.
Hep sevdiklerinizle,hep kalabalık olsun.