Bir küçük havlu,bir parça ip.
Renk renk çalıştım geçen yaz.
Havluyu anladık da bu arı neyin nesi?
Diye düşünecek olursanız baştan söyleyim, aralarında hiç bir bağlantı yok.
Ne arı gibi çalışkanım ne de bala bayılırım.
National Geographic deki fotoğraflara bakınca içim gider hepsi bu.
Bu arı da kahvaltı masasında incir reçelime ortak olunca hah!dedim.
Dur şöyle bakayım...
Bir de yandan...Olduu.
Sahi, incirleri topladığımda bu renk çıkabilecekleri hiç aklıma gelmemişti.
Öyle ya sadece beyaz incir yok ki doğada.
Ben sadece mis gibi koksun yeter diye düşünmüştüm.
Koktu da :)
Hayat da bazen böyle değil mi ? Ne çıkarsa bahtına.
Aslında ben bağlantı kurdum çoktan:)
YanıtlaSilHavlunuzdaki çiçekler o kadar sahiciki o arıcık önce onların cazibesiyle size misafir olmuş ama acı gerçek karşısında o da "hayat bu gelmişken boş dönmeyeyim" kabilinden sizin leziz incir reçeline konmuş!
Nasıl demiştiniz hatırlayayım he - ne çıkarsa bahtına :))
İçinden bir de şöyle demiş midir Nurdan?
YanıtlaSil"Bu zamanda karşılıksız bir şey kalmadı ya.İki reçel tırtıklamak için bile şu kadına poz vermek zorundayım"
Zamane arısı bu günün kurallarını biliyor- muhtemeldir ki demiştir :)
SilDemiştir,demiştir bence de.
SilArı tadına bakacağı lezzeti biliyor işte :) Senin elinden ne de olsa, havluya da ben mi konsam :))
YanıtlaSilGelip konman lazım ama :))
YanıtlaSilbu blogda insanın içi acılıyor, niye bilmiyorum.
YanıtlaSilBilmem ki :)
Silhavlu üzerine işleme çok güzel olmuş.ellerine sağlık.arılara gelince baş tacımız onlar:)) gülüyorum ama cidden o kadar ağır işçi ki onlar ve öyle muhteşemler ki.
YanıtlaSilVe doğanın bir mucizesi.Binlercesi gibi.
YanıtlaSil