27 Şubat 2013 Çarşamba

Sarp'ın Umudu Derneği ve Mavi Kurdele








Ben Sarp ve onun muhteşem ailesi ile 2 yıl önce tanışmıştım.
Sarp için çalıştığım iş yerinde düzenlenen kermes de onlarla birlikte olmuş, 
Bir sürü güzel insanın bir araya gelişini mutlulukla izlemiştim.
Sarp için yürütülen mücadelenin şimdi somut bir adresi var.
" Sarp'ın Umudu Derneği "







26 Şubat 2013 Salı

Başkent de Trabzon Günleri







Geçen cumartesi Ankara daki tüm Trabzonlular, hatta tüm Karadenizliler sanırım AKM deydi.
O nasıl bir kalabalıktı öyle anlatamam.
Değil birşeyler satan standlara yaklaşmak, yürümek bile çok zordu.
Fotoğraf  dahi çekemedim doğru dürüst baksanıza.
Her yer tulum sesi, küçücük alanlar horon oynayanlarla doluydu.



Dış alanda serender formundaki lokanta da tıklım tıklımdı..
Hamsili pilav yeme hayali ile giden benim
aklım kolot peynirlerinde, fındık kremalarında, pestillerde kaldı kalmasına da
akşam halimiz alt karede göründüğü gibiydi.

(Lösev Dükkanı'ndan)

23 Şubat 2013 Cumartesi

Günler Geçerken



Çoğu zaman olduğu gibi çalışma masamda kahvaltı tabağı.
Şuncacık bir şey yediğim ...Su içsem yarıyor ;))


Zeytinler Küçük Ev'in oralardan, kendi üretimim.


Geçen gün  pullarıma kıydım bu güzel ayraçları yaptım :)
Oyalar halamın becerikli ellerinden bana örnek diye hazırlayıp verdiklerinden.
Ayraç olduklarını görse çok şaşırır :)




Bu hafta uzaklardan iki güzel hediye paketi aldım.
İlki Nurdan-Nursun kardeşlerden.
Yüksük ve anlatımı burada elbette.
Üzerinde kalpler uçuşan kartım ise mantar panoda.


Ben de,
mutlu, bereketli bir hafta sonu diliyorum herkese.



20 Şubat 2013 Çarşamba

SERÇEV ve Sevda Şarkıları Gecesi



SERÇEV'in güzel gecesine davet edilmiştik ya...Hani DT nın Şinasi Sahnesinde düzenlenen.



 Tekerlekli sandalyeler ve laptoplar kırmızı beyaz kurdelelerle süslenip sahneye dizilmişti.


Dernek Başkanı Mehmet Gürkan hem sevindiren, hem duygulandıran bir konuşma ile başlattı geceyi.

Ardından çocuklarımızın ihtiyacı olan hediyeleri verildi tek tek.


 Burada bendeniz, 500 kişilik salonu neredeyse iki katı ile dolduran kalabalığın arasından 
davet edildiğim üzere, sahneye ulaşmaya çalışıyorum.
(Sürpriz oldu, bilseydim kenarda bir yerde beklerdim.
Kurulmuş ortalarda bir yere, gözlerimi kuruluyordum oysa.)


Sonra gelsin şarkılar....






Bir tangonun zarifliğinde son buldu gece.

Ben eve dönüş yolunda hala söylüyordum;

Mazi kalbimde bir yaradır

Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır "





17 Şubat 2013 Pazar

Hattuşa Tablolarda









Sergi biteli iki hafta oldu.
Konser gecesi aynı katta yer aldığından hızlıca dolaşıp bu kareleri çekmiştim.
Ben tabloların önünde durup , içimden geldiği kadar bakmayınca bir şey anlamıyorum doğrusu.
Bakınca ne oluyor? Derseniz...Bilmem ki...
Zamanda yolculuk gibi bir his işte duyduğum...Çok seversem bir de hikaye uyduruyorum.
Bu kadar :)



 Yeni başlayan haftada ağzınızın tadı bozulmasın.



Mantar Pano da asılı olanlardan.



Ankara'lı  Arkadaşlarıma Duyuru

Yarın Akşam Serçev'in düzenlediği bir konser gecesi var .
Şinasi Sahnesinde saat 19.30 da Ümitköy TSM Korosu Sevda Şarkılarından bir demet yorumlayacak.
Ayrıca konser öncesi çocuklarımıza tekerlekli sandalye ve bilgisayar dağıtımı da olacak. Biletleri kapıda temin edebilirsiniz.
Görüşme ümidi ile.

14 Şubat 2013 Perşembe

14 Şubat



SEVMEK

Saçak altına sığınmış

göçmen kuşun
kar tanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek



İşte, sevmek
                               Sunay Akın











13 Şubat 2013 Çarşamba

Günler Geçerken




Biz Nazan'ın Efe'sinin sünnet kutlamasını yaptık.
Üsttekilere azıcık benim de elim değdi.



Taaa...Costa Rica lardan bana bu ciciler geldi..
Burada da uzun uzun anlattım.


Sevdim bu değiş-tokuş işini :)


Geçenlerde Handan sormuştu "Bu kitaplardan isteyen var mı" Diye.
Var ! Dedim, bunları ben kaptım :)
Bir de kartpostal gönderdi yanında, sağolsun.

Bende son günler böyle, siz de nasıl?



10 Şubat 2013 Pazar

Sokak Lambaları Yanmaya Başladığında...



Kısacık kış günlerinden birinin daha bitiminde...
Sokak lambaları, gece perisinin yıldızlı asasını şöyle bir çevirmesiyle 
teker teker ışık saçmaya başladığında,

Bir sahne perdelerini usulca açar seyircilerine.



Yakınlarda bir yerde henüz ışıklar sönmemiş, bekleyiş bitmemiştir.
Şubat soğuna inat, öylece aralık bırakılmıştır kapı.


Sazendeler ve hanendeler sahnedeki yerlerini alırken,


yakınlardaki o dükkanın sakinleri de sus pus oluverirler...



 Gecenin içindeki hüzünlü ses söylerken bildik şarkıyı,


vitrindeki saat, kendince bir zamanı göstermekten  mahcuptur...


Kimi zaman renklerde şarkılar gibi coşup


kristal gül sandığının içine dolarlar.


Kimi zaman gece kendi karanlığından sıyrılıp bir tango olur,


sarı aydınlıklarda dans eder.


Sanatçılar tekrar tekrar alkışlara eğilirken mütebessim..  
İşte tam da o anda, antikacının raflarından fısıltılar yükselir.
 Bütün o güzelim eşyalar birbirlerine sır verircesine anılarını anlatmaya başlar.
Çokca özlemli, biraz küskün, biraz da telaşlıdır her bir ses...




'' - Bizim konağın küçük hanımını paşa babası muallim bey'e vermediğinde o nihavent şarkıyı boğazın sularına      doğru pek bir içili okurdu...Ah küçük hanım ah...Yazık oldu ona!

  -Her yaz başı adadaki eve taşınırken beni incecik pelürlere sarıp yanlarına alırlardı azizim. 
Dilruba hanım başucunda ben olmasam kat'a uyuyamaz, iki kirpiği tövbe bir araya gelmezdi...

-Ne güzel zamanlardı.. Kalfa üzerimde bir parçacık kararma görmesin!  
Gövdemi küllerle bir güzel ovdurur, pırıl pırıl olana değin kadifelerle parlattırırdı....

- Çok kıymetliydim bir zamanlar çook...Mübadelede büyük hanım koynuna saklayıp getirdiydi beni Urumeli'nden...."








3 Şubat 2013 Pazar

Cumartesi Gezileri

Gezi dediğime bakmayın siz.

Dağ bayır gezmek için daha çok vakit, daha sıcak bir hava lazım bana.
Sözünü ettiğim, yarım cumartesilere sığdırılmış sanat gezileri şimdilik.

Geçen yıllarda 
"Neşeli Cumartesilerim" başlığı altında yazardım gezi notlarımı. 

Hadi yine neşeli bir cumartesini yad edelim sizinle.
Yad edelim diyorum, çünkü bu sergilerin üzerinden iki hafta geçti bile.


 

 Fotoğraf sanatçısı Ali Öz ün;
Tarlabaşı "Ayıp Şehir" Fotoğraf Sergisi beni çok etkiledi. 

 Şimdiler kentsel dönüşüm yaşayan bu semte
80 li yıllarda annemle birlikte birilerini ziyaret için gitmiştik. 
O zaman da beni çok sarsmıştı o sokaklar.
Çok güzel, çok hüzünlü ve çok kimsesizdi yüz yıllık binalar.

Orada yaşayan her insan başlıbaşına bir roman kahramanı sanki.
Dinlediğim her hayat bir Yeşilçam Filmi.

Uzun, upuzun bir yazı olur anlatsam.
Lakin, uzun yazıları buraya değil "Mavi Kaplı" ya yazıyorum ben.
Hoş onu da yapmıyorum nicedir ya...





Diğer salonlardaki  resim, heykel sergilerini keyifle dolaştık.




Üstelik Nazım Hikmet Haftasıydı.



Bir kadere söz geçiremem, bir de saçlarıma :)

 Onun da, benim de saçlar hep asi, başıboş.
Tek ortak yanımız da bu galiba.
Ha, bir de memleket sevdamız.
Daha ne olsun!






Bu tablonun adı "Bir Kadım Bir Erkek"
Artık pardesü giyen erkekler daha mı az  ne?



Çalışmanın adı "Küresel Açlık" gibi bir şey di.
Hatırlamadım diye kızmayın, 
Küçüğüm hala nasıl anlatıldığını çözmeye çalışıyor bence baksanıza.





Bu salonların bir ruhu var sanki.
Sessizliğini, sizi gördüklerinizle başbaşa bırakışını hep sevmişimdir.



İşte, gezi sonu dinlenme mekanı.
Sanat Cafe.

Sandalyemde Frida yazıyormuş :)



Burada isteyen raflardan bir kitap alır okur,
isteyen mis kokulu kahvesini içer.

Bendeniz  ikisini birden.



Hafta sonunuz mutlu geçsin efendim.

Nacizane önerimdir ;
Kenarına, kıyısına "sanat" mutlaka dokunsun.