28 Mart 2016 Pazartesi

23 Nisan İçin Gülen Kızlar

MAŞALLAH !

Etkinliğimize katılan arkadaşlarımızın olduğu liste an itibarı ile budur arkadaşlar.
Unuttuklarım, atladıklarım varsa hatırlatın lütfen.
Şimdilik üşendim ama tamamlansın, buraya da yazarım.


(  Dur, Handan'ın üstünü çizeyim. İlk paket ondan geldi de :) Güneş'im, yazdım seni de sonradan)

 Gülümseyin Kızlar :)




Hafta sonu bu yastık-bebekleri arkadaşlarımla birlikte hazırladık.
Hem güldük, konuştuk, dünyayı kurtardık, hem de kendimizi çok iyi hissettik :)


İfade çok önemdir ya. Hani çok güzel bir şeyi hemen karalar, emekleri çöpe yollar ya...
Güzel gülsün istedim bu kızlar, öyle çizdim.
Baksanıza,
Gülücükten ziyade, iyimserlik mi ne var bu suratlarda.
Oldu bunlar, oldu. Gönlümüze, niyetimize göre oldu hem de :)


Dahaları var sırada.
Bugün biçki, yarın dikiş. Seri imalata geçtik zaten.
Fason işçiler gönüllü çalışıyor sağ olsunlar.


Halime bakın !
Ünlü bir blogger bayanın başalığı vardı ya;
"At moment" diye.
Benim de "Şu an" 

 Tarihe takılmayın arkadaşlar. Ben hala eski kafa, eski ajandaları allayıp pullayıp kullanıyorum.

Şimdi gidip yeni kumaşları ütüleyim, biçeyim, teyelliyeyim, çizeyim.... 
Zaten yaptığım bu kadar. Gerisini arkadaşlarımın zarif ellerine emanet.

Güzellikle, dostlukla, sevgimle kalın şimdilik.

dip not: Size anlatmak için sabırsızlandığım, normalleşmeme yarayan şeyler oldu son günlerde.
Paylaşmak için de içim gidiyor ama simdi etkinlik zamanı.
Ne olur biraz huzur!

Bakın, ne diyor Dalai Lama;







16 Mart 2016 Çarşamba

Çocuklar Hepimizin - 23 Nisan Lösev İçin Oyuncak Etkinliği



                                                  (Ravelry )



Ankara'nın bu kara günlerinde ruhum daralıp, canım hiç bir şey yapmak istemezken, 
dün yorumların içinde, " beni arar mısınız" diyen Türkan Hanım'a rastladım.

Türkan Hanım ile daha önce SERÇEV için yazıştığımızı hatırlıyorum. 
Bir de çok marifetli bir hanım olduğunu.

Aradım, bir süre konuştuk ve birkaç dakikada kendimi bir etkinliğin içinde buldum.
Bu da bizim savaşçı çocuklarımızın kısmeti demek ki.

Aslında bu sene  yeni yıl balosu yapamadığımız Serebral Palsi li çocuklarımız için bekliyordum.  Belki dernek 23 Nisan da bir şeyler düzenler, orada hediye dağıtırım diye.

Dikiş sevenlerin kendi aralarında " hadi elbise dikelim, hadi çanta..." gibi sevimli etkinlikleri arasında Türkan Hanım, oyuncak dikmeyi düşünmüş.
Hazırlanan oyuncakların nereye verileceği konusunda da ben aklına gelmişim.
 (Bu gibi vesileler ile akla gelmek ne güzel :))


İşte başladık!
Hadi örelim, dikelim ve hatta yanlarına birer hikaye, boyama kitabı katalım.


                                                              ( Ravelry )

Düşüncesi bile benim içimi aydınlattı.


Elele tutuşup umuda, sevgiye, kardeşliğe yürüyelim.
Kalbimize yerleştirilmeye çalışılan kine, düşmanlığa kadınca bir cevap verelim.

Çünkü;

" ÇOCUKLAR HEPİMİZİN "

*********

* Son gönderi tarihi 18 Nisan.
* Adres, yine ben :)
* 21 Nisan -Perşembe günü hediyelerimizi Lösev'e teslim etmeyi planlıyorum.
* Ankara da yaşayan ya da o gün yolu Ankara ya düşen dostlarla birlikte 
bir de toplantı olsa diyorum.

Ne dersiniz?

Nakdi bağışlarınız için adres Lösev elbette :)


                                                            ( Ravelry )


İzninizle  bu yazıyı okuyanlardan küçücük bir de ricam var.

Sizler katılsanız ya da katılamasanızda,
  kullandığınız sosyal paylaşım sitelerinde lütfen bu etkinliği duyurabilir misiniz?

http://bulutgolgesi.blogspot.com.tr/2016/03/cocuklar-hepimizin-23-nisan-losev-icin.html

Yazının linki işye bu. Hazır :)
Kopyalayıp yapıştırın sadece diye.

Ne deniyor hadislerimizden birinde;

Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

(Tirmizî )


******
Sevgimle.

tlnbozkoyunlu66@gmail.com

adresine yazdığınızda gönderi adresi size gelecektir.

14 Mart 2016 Pazartesi

Ankara Demek

Ankara da kötü kalpli, kötü niyetli, acımasız birileri yine canımızı yaktı.
Bugün Ankara ağlıyor, yürekler yanıyor, Gökyüzü ağlıyor.
Yıllarca eski evimize gitmek için kullandığımız durak.
 O dönem yüzleri tanır, çoğu ile selamlaşırdık.
Bugün bir şekilde yazmak istedim. Ankara başlığındaki yazılarımı taradım.
Kendi çektiğim Ankara resimlerinden uzun bir seçki yaptım.
Benim gözümden, benim ellerimden olsun istedim hepsi.

En başta Güven Park
Anıtın yanındaki ağaçların önü dün gece patlamanın olduğu nokta.



Söylememe gerek var mı?  Çok üzgünüm.
Bu acılar bu şehre yakışmıyor. 


Çünkü Ankara umut demek, yeniden, yılmadan, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden 
tekrar ve tekrar doğmak demek. 

Bir ulusun ateşle imtihanından yekvücut çıkması demek!




Devrimler demek!


Sevgi ile harmanlanmış,


yokluklara, yoksunluklara rağmen yıkılmaz bir irade demek!


 Çağdaşlığa ilk adımlar demek!



Ankara'nın gururu, yiğit Seğmenler demek!




Şehrin orta yerinde bir bayram yeri demek, Müjdeci Hacı Bayram-ı Veli demek !
Hemen yanıbaşında Gordion, Roma kalıntıları demek


Harap bir Ankara Evinin küçücük odasından coşku ile taşan mısralar demek.
İstiklal Marşı demek, Mehmet Akif Ersoy demek!


 Ankara Kalesi demek!


Ama ille de "O" demek !



4 Mart 2016 Cuma

Dağda Bir Kulübe İşlemiştim ama Heidi yi Anlattım


Hangimiz sevmedi o elma yanakları.
Daha en başında dedesinin asık yüzü gülsün, onu kucaklasın, sevsin, çok sevsin istemedik.


İşlerken ne çok aklıma gelmişti onun taklidini yaptığım okul günleri.

Dağlarda gün batımını " Dağlar yanıyordu dede. her tarafta güller açmıştı" diye anlatışını.




Tamam, aynısı değil. Gerçi dağlar o dağlar,ağaçlarda öyle...
Bir de çiçekler var. 
Pembe dağ sümbülleri kitapta olmasa da ben onları işlemek için almıştım bu panoyu.




Biteli çok oldu. Duvarda yerini alalı da.
Sonra...    ????
Aslında bir şeyler daha anlatmak istiyordum ama Heidi rol çaldı.



Uzun zamandır yazamadığım bloğumla, görüşemediğim sizlerle sıcacık bir kucaklaşma olsun dedim.
Aklıma Heidi'nin Alpler deki kulübesi geldi.



( Bu bulutun bir gölgesi vardır değil mi? )


Yazarına gelince;
Johanna Spyri  (1827 -  1901 ) yazmış kitabı .  
Heidi, kitabındaki manzaraları betimlemekteki başarısıyla birlikte çocukların dünyaya duygularıyla nasıl baktığını da anlatmış ve bence yaşamındaki en güzel şey tüm kitaplarının gelirlerini savaş yaralılarına bağışlamış olması.
*********

İçimde kalmasın;

Uzun ayrılıkları sevmiyorum.
Dönüp geldiğimde, yani ruhum hazır olduğunda, elim yazmak istediğinde adeta kekeme oluyorum.
Böyle garip bir şey.
Sanki daha önce burada hiç bir şey anlatmamış, nice zamanlar elişi, gezi,kutlama paylaşımı bahanesiyle gizliden gizliye gönüllere sızmaya çalışmamışım gibi.

İyi oldu, bu akşam Heidi elimden tutup beni buraya getirdi.
Siz de bu hafta sonu sevdiklerinizin elinden tutup çoktan uğramadığınız biryere gidin.
İyi oluyor, gerçekten !