23 Nisan 2016 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Nisan 2016 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2020 Pazar

Kitap Mim'i - 2. Fasıla




Nerede kalmıştık?

7- İmzalı kitaplara önem verir misiniz? Kitaplığınızda imzalı kitaplar var mıdır, hangi yazarların imzalı kitaplarına sahipsiniz?

Yıllar içinde bunu daha önemser oldum. Çünkü bir bakıyorsunuz varlığından bile şüpheye düşüp, ruhunuzu okuduğunu düşündüğünüz yazar kanlı canlı karşınızda. 
Ve imzası, bir gün bunun kanıtı gibi geliyor önünüze.


Geçtiğimiz yıllarda Lösev gönüllülerine özel toplantılara yazarlar davet edilir, 
küçücük bir salonda (Lösev Dükkanı - Kırkkonaklar) samimi söyleşiler sohbetler yapılırdı. Pek çok imzalı kitabım da o günlerden kalmadır.


2011 de Turgut Özakman Lösev davetlisi olarak Ankara Hilton da bir konferans verdi. İmza, kitap neyse de, öyle güzel bir Cumhuriyet Tarihi söyleşisi yapmıştı ki, ara ara hepimizin gözleri yaşarmıştı. İki yıl kadar sonra da rahmete erdi kendisi.
İyi ki o gün oradaymışım diyorum.


 (bu arada son olarak 311. baskısını yapmış Şu Çılgın Türkler) 

İmzalı kitaplarımdan hemen aklıma gelen bir kaç tane Sunay Akın kitabı var.
 Hatırladıkça üzüldüğüm bir de anım. Sunay Akın'ın ÇSM deki gösteri sonrası benim için çizdiği bir resim vardı. O günlerde kullandığım ajandanın sayfalarında ara ara ünlü şairler yer alıyordu. Elimde görünce aldı, baktı çok beğendi. Sonra Nazım Hikmet'in sayfasını bulup bir İstanbul silueti çizdi, iki de kelime yazıp imzaladı ama o yaz ajandam bir yolculuk sırasında yazık ki kayboldu :(

O güne ait fotoğrafları yine bloğa  Mart/2012 tarihinde yazdığım bir yazıda buldum.

(yaşasın blog!)
 
 
İki koleksiyoner :)


 ve kayıp ajandam:(

Sonra Cezmi Ersöz'ün, Ataol Behramoğlu'nun şiirlerini seslendirdiği iki ayrı sohbet gününden imzalı kitapları kaldı bende. Yine üç kitabını imzalayıp yollayan son dönem yazarlarından Gülsüm Öz. Ortak dostlarımız olan canımıniçi Cemalnur Sargut. Bana çocuk kitaplarının güzelliğini hatırlatan sevgili Mürüvvet Adalı. Kütüphanemde imzalı emekleri bulunan yazarlardan şimdi aklıma gelenler.


8- Açık düzen kitaplık sevenlerden misiniz, yoksa camekanlı ve kapaklı kitaplıkları mı tercih edersiniz?

Camekanlı, net ! Evde açık kitaplıklarımız da var. Bunlar çocukların odalarında kendi okudukları sevdikleri kitapları için duruyor. Büyük oğlumun odasındaki gömme dolap da ayrıca onun kitaplığı. Onun bir bölümü kapaklı ama. İçinde her rafta öne doğru üçer dörder sıralı kitaplar var. Elinin altında olmasını istedikleri açıkta sadece.




 Toz alma işini abarttığımdan olsa gerek, seçeneğim varsa camekanlı kitaplık tercihim.Yapı olarak içini göremediğim şeylerden korkarım zaten oldum olası. Benzer şekilde dibi görünmeyen sulardan, palyaçolardan, maskelerden de rahatsız olurum.  Seyahat sever biri olarak gitmek istemediğim tek karnaval Venedik Karnavalıdır bu yüzden :)

9- Kitaplığınızdaki en değer verdiğiniz kitap ya da kitaplar hangileridir?

Ah işte nihayet beklediğim soru!

Hani 1. Sorunun cevabında beni okula bir yıl önce almayan, annemi de bir güzel paylayan  müdürümüz vardı ya. İşte onun da imzaladığı bir başarı ödülü olan 

Doğan Kardeş Yayınları'ndan Dede Korkut Masalları.


Ara ara kuşe kağıda basılı renkli çizimleri ile  benim için hala çok özel çok güzel.



***
Diğerleri ise;



Birinci Kısım
Sokak Çalgıları

Diye başlayan "Sahne Işıkları". Filmi çok iyi bilinen  "Limelight"
Yazarı Charles Chaplin 

Film 1952 yılının Ekim ayında gösterime girmiş.  Kitabı daha eski elbette ama benim elimdekinin kapakla birlikte ilk ve son sayfaları olmadığından ülkemizde kaç yılında basıldı, bendeki  kaçıncı baskıdır bilmiyorum. Bildiğim cep boyutundaki bu güzel kitabı annemin de okuduğu. Resimli Roman seven annemin  elinde gördüğüm ender kitaplardan biri olması da onu çok özel  kılıyor gözümde.
Bunu bilen can arkadaşım okumak için aldığında kendisi ciltlemişti bu minicik kitabı.

***
Büyük abimin kitaplığından bana kalan, şimdilerde Alp'in kütüphanesinde olan iki kitap daha
var ki, onlara da garip bir şekilde gönülden bağlıyımdır.

Tek ciltte toplattığımız (eskiden ciltciler vardı) aslında karton kapaklı 4 ciltten oluşan

1969 basımı Fatih Sultan Mehmet 
ve 
1962 basımı Yavuz Sultan Selim Ağlıyor


ve de elbette


Vadideki Zambak

Gün Basımevi
İstanbul - 1953

10- Kitaplığınızda henüz okumadığınız kitaplar için ayrı bir raf var mıdır, yoksa karışık mı koyarsınız ya da okunmamış kitapları ayrı bir yerde mi muhafaza edersiniz?

Kitapları okumadan kütüphaneme yerleştirmem. Küserler sonra :)
Şaka bir yana onları mutlaka yatak odasında göreceğim yerlere koyarım. Genellikle başucuma. Son zamanlarda sehpaların, masanın üzerilerine de arada açıp bir iki sayfa okumaktan mutlu olacağım kitapları koyuyorum. Pandemi günlerinin yan etkisi olsa gerek.
Ortalıktaki kitapların bazıları şöyle;
-Dünya Harikalarını Keşfedin
-Rubailer- Ömer Hayyam
-YunuS Emre ve Şükrü Erbaş'ın Otların Uğultusu Altında 


11- Son olarak bir oyun yapalım, kitaplığınızın ilk rafına gidiyor ve sol baştan başlayarak kitapları sayıyor, yaşınıza denk gelen kitabın adını yazıyorsunuz.

Orhan Pamuk ve yazarın bence en kolay okunan, en ince kitabı - Kırmızı Saçlı Kadın


***********

Unutmadan, bir kitaplığım da Küçük Ev de var. 
Küçük Ev de küçük bir kitaplık ve bakır bir kazan dolusu kitabım duruyor.
Evet, yarım asırda portakal sandığından bakır kazana geldi benim durum :) Kitaplık dediğim de eski bir tv altlığı oluyor. Geçen yazlardan birinde aşka gelip beyaza boyadığım.
Nasip olur bu yaz gidersem adam gibi bir kitaplık alırım artık diyorum.



Mim burada bitti.

Bol fotoğraflı,  çokca hatırlamalı, uzun bir yazı oldu. İyi oldu. Uzun zaman yazmadığım bloğumun da sanırım gönlü oldu böylece ;) Kitap dünyasının ne kadar büyülü olduğunu bana hatırlattığın için
çok teşekkür ederim sevgili Leylak Dalı.


***********

Telefonumda "ne yapıyorsun" sorularına karşılık çektiğim fotoğraflardan 
Tülin'in okuma halleri
diye bir seçki yaptım. Onlar da burada dursun. Nasılsa telefondan silinip giderler sonunda.


Sütü taşırmamak için başında beklerken,


yatarken,


mutfak masasında yemeğin altı tutmasın diye nöbetteyken,


çay ve eklerin eşlikçisi olarak kitap.


Evin dağınıklığını görmemek için gözümü satırlara dikmişken :)


Alp ile okuma saatlerimizde eski pufa pijama ile ayak uzattığımda.



hatta elektrikler kesilmişken, biten kitabın notlarını mum ışığında yazarken hep kitap.


Siz de sevgi ve kitapla kalın efendim.
Mutlu Pazarlar :)




22 Nisan 2016 Cuma

Oyuncaklarınız Lösev de :) Güzel Bayramlar


Güzel, çok güzel bir etkinliğimizin sonuna geldik değerli dostlar.
Günlerce bizleri heyecanlandıran, ilmek ilmek, nakış nakış hazırladığımız hediyelerimiz dün itibarı ile adreslerine ulaştı.
Bu 23 Nisan da yine çocuk heyecanları yaşadık birlikte.
Yetişti, yetişmedi. Posta ya verdik, ulaştı, gelmedi, aksadı, bazen unutuldu, türlü aksilikler yaşandı...
Ve bitti!

Doğrusunu söyleyeyim, beni en çok heyecanlandıran etkinlik bu oldu.
Çünkü aynı tarihte ilk kez iki vakıf için çalıştık.
Söz konusu çocuklar olunca ve ortada belli bir sayı varsa kaygılanmadan edemiyorsunuz.
Hele Serçev de o kocaman gülüşlü çocuklar bir şey isteyecek ve ben yapamıcam diye 
çok korkuyorsunuz.
Küçücük bir kalbi incitme korkusu bu. 
O ardına kadar açılan kollara gönül huzuru ile sarılamama korkusu.

Ben söylemekten, yazmaktan yorulmadım ama belki siz duymaktan yoruldunuz teşekkürlerimi.
Olsun.

Bu defa yazmıyor, içinizde, kalbinizin en derininde hissetmenizi istiyorum şükranlarımızı.

Harikasınız ve harika bir iş çıkardınız.

Çocuklarımızın ışıklı tebessümü, tüm hayatınızı aydınlatsın.

İyi ki varsınız, iyi ki benim yol arkadaşlarımsınız.

********

Haydi şimdi etkinliğin  son fotoğrafları.



Geceden hazırlandıkyine.
 Kapı kenarına dizildi ne var, ne yok.


 Tüm bu şirinler geçici konakladıkları evimden ayrılırken küçüğüm çekiverdi fotoğrafımızı.. 
Biz biribirimizi öyle sevdik ki, gitmek istemeyenleri kulaklarından tutup götürmek zorunda kaldım. :(


Alan çok dar, oyuncaklar çok olunca açıp sergileyemedik.
Öylece teslim edip, ayrıldık.

( Bakın duvardaki afişimizde ne yazıyor;
Maske kapatamaz yüzümüzdeki mutluluğu ! )


Hediyelerimizi teslim alan İdari İşler Sorumlusu Hülya Hanım bir türlü seçemedi, 
hangisine sarılıp poz versin :)


İşleri öyle yoğun ki, en üstlerde ne varsa artık :)

İşte böyle...


Son olarak,

hepinize, hepimize içimizden geldiği gibi coşup kutlayabildiğimiz bir  23 Nisan diliyorum.

Ben şimdi gidip balkona çarşaf büyüklüğündeki bayrağımı asayım.
Bu anlamlamlı günde siz de unutmayın olur mu?

Sevgimle.





20 Nisan 2016 Çarşamba

Sizlerden Son Gelenlerle Yarın Lösev deyiz




 Keçeden hazırlanmış şık çantalarımız var İstanbul kokulu.


Çeşit çeşit keçe oyuncaklarımız,


 bir dünya emek verilmiş amigurumilerimizde.


Tığ işi çantalar çoktan hazır.




Ayraçlar kitap kurtlarına, takılar süsü püsü seven kızlarımıza gidiyor.


 Son gelenler dediğime bakmayın iki defa doldu boşaldı burası.



Hamarat Tetaş hanımları ördü bu ayıcıkları. Yumuşacık, sevimli şeyler istila ettiler yemek masamı.


Yine boya kalemleri, hikaye kitapları, kartlar, minik ellerin hazırladığı kağıt çiçekler...


Balıklar, bereler, uzun kulaklar ve hatta balina bile var bu postada.






Pony de var görüldüğü üzre :)
Hepsi çok güzeller değil mi?

******

Bu etkinliğimizinde bir "Melekler Listesi" var elbette.
Ben not aldıklarımı yazayım, eksiklerimi siz tamamlayın olur mu?
Ben de vardım ya!  Deyin :)

*******

Nazan Sert ve Tetaş Hanımları
Dilek Uygun
Türkan Özdemir
S.Yonca
Evren ve bir velisi
Handan
Nihan Görgü
Feride Kar
Fiamma Şule ve iki arkadaşı
Hobizoo 
Zuhal
Eda Gençalp
İlknur Bayraktar
Esra Eyisoy
Nuray Aytaç
Nazik Kahriman
Emel Arukan
Merih Baytok
Eda hanım (adına Aylin Akkoç)
Canan Aslan
Aysel Kalycı
İlknur Köse
Elif Aksoy
Merih Aygün
Funda Çağlayan
Hatice Yazıcı
Hatice Çubuk
Özlem Büyük
Mine Topal
Güneş Barlas
Nilgün Komar
Merih Baytok
Gökçe
Sezen Soysal
Canan Özalp
Funda Çağlayan
Serpil Aydınay
Cevza Civelek
Nedim Köklü ?
Modern Metal ?
Hacı Ömer Sarıaydın ?
Elif Tunca Boz
Bahar Özmen Kutlu
Ve ben.

*******

Yanında soru işareti olanlar büyük ihtimalle yakınları adına paket gönderenler.
İçlerinden herhangi bir not çıkmadığından gerçek kimliklerini bilmiyorum.
Belki yorumlardan öğreniriz :)




Serçev ile 23 Nisan Coşkusu




Yeni bir günün ilk saatleri eve henüz döndüm ve olanı biteni bu güzel gecenin gizli katılımcıları olan sizlerle paylaşayım istedim.
Bu geceni,n son karesi evde çekildi.
Başkan Sinem Hanım ve ben. Bu defa ödülü bağışçı bir arkadaşım adına aldım.


Bizi gecenin başında böyle bir masaya buyur ettiler.
Çok da oturup kalabilecekmişim gibi ;)


Çocuklarımızın ilk konseri ile başladı eğlence.




 Sonra gönüllü dans ve akrobasi grupları sahne aldı.


 Dört melek yardım etti hediyelerimizi dağıtmak için bana.
Her biri pırıl pırıl gönüllü üniversite öğrencileri.


 Ve hediyelerine kavuşanlar.


 Beni tanıyorlar ya, şaka bile yapıyoruz birbirimize.
Bakın, ben almam diyor, sağlıklı kardeş olmak suçmuş gibi.
Bu senin de bayramın. Diyoruz bizde :)



Gece boyu böyle sarıldı hediyesine.Kimselere vermedi, elinden de bırakmadı :)


Onlar tavşanlarına, boya kalemlerine sarılıyor, ben onlara :)
Sarılıp sarılıp durdum gece boyunca, sevdim, öptüm... Anneleri, babaları tebrik ettim.
Hayatla böylesi bir mücadele içindeyken nasıl pozitifler şaşar kalırsınız.
Bunca yıldır ben çözemedim sırrını.
İnadına gülüyor, süsleniyor, avaz avaz şarkılar söyleyip dans ediyorlar.



Hediyeler dağıtan kızımızı görüyor musunuz masalar arasında?





Seda fotoğrafını çekebilir miyim? Dedim. 
Poz bile verdi :) Sonra birlikte şarkı söyledik " Hayat Bayram Olsa" diye.


ODTÜ Dans Grubu çocuklarımızı hayretler içinde bıraktı.


Çocuk dediğime bakmayın böyle delikanlılarımız da var.
Giysileri daha çok onlar için alıyorum.




Bu geceye kadar Zeliha Sunal çok da bildiğim bir sanatçı değildi doğrusu.
Çocuklar ve ailelerini öyle güzel eğlendirdi ki, sanırım bir daha unutmıcam.





"Beni Affet" diye bir tv dizisi varmış.
Ben ne diziyi biliyorum e de oyuncularını. Lakin bizim çocuklar maşAllah hepsini biliyor.
Fotoğraf çektiren çektirene.



 14. Yıl pastamız.
Her yıl olduğu gibi yine Bilkent Otel sponsorluğunda gerçekleşen kutlamanın sonunda,
 Serebral Palsili çocuklar tarafından kesildi.


Gecenin bitiminde bende size teşekkür mahiyetinde verdim bu pozu. 
Yaşadığım bu mutluluk sizin eseriniz.
Ne güzel bir şey yaptığımızı fotoğraflar size sunabiliyor mu bilmiyorum.
Anlatabildim mi? Onu da bilmiyorum.
İçimde kelimelerle ifade edemediğim kocaman bir şükran hissi var.
Bakın onu iyi biliyorum.

******

Bitirmeden;

Perşembe günü,bu defa hediyelerimizle Lösev  Merkezine gidiyoruz kısmetse.
Biliyorsunuz orada çocuklarımızla birbir iletişim içinde olamıyoruz.
Yetkililere hediyelerimizi teslim edip dönücez.

Bu arada 125 paket Serçev'e, 200 kadar paketimiz de Lösev için hazırlandı :)
Çok bereketli bir etkinlik oldu sayenizde.
Bu gece size tüm bunları anlatmadan yatmak istemedim.

Oh.. Paylaştım rahatladım :))
İyi geceler, sevgiler.