28 Şubat 2017 Salı

Hippiler ve 1960 lar dan bir çanta



Vikipedia diyor ki;

"Hippi yaşam tarzı, aslında bugünkü mutlak retçiliğin temellerini atan bir oluşumdur.
 Dünyanın, üzerindeki tüm bitki, hayvan ve insanlara ait olduğunu kabul eden apolitik bir görüştür. Kendilerine asla sınır koymayan, var olan tüm yetkilileri reddeden, komün hayatını savunan özgürlükçü bir harekettir. "

Apolitiklik, belki tamam da, komün hayatı hiç bana göre değil :)
Ben onların renkli, rahat giyim tarzını hep çok sevmişimdir. Yıllar ve yıllar sonra bana o renkli akımı hatırlatan bir çantam oldu.



İpler Amerika dan gelmişti. Koton, kalın ve capcanlı.
Neye dönüşeceklerini bekleyip durdular uzun zaman. 

Baharlar, sarı sıcak yazlar geçti... I-ıh, bir şey olduğu yok.
Bir süre önce başlayan evi arındırma, gemilerdeki gibi safraları atma, baza altlarını boşaltma kısaca deli deli iş yapma dönemimde bu hale geldiler.
Hazır bahar da kapıdayken iyi de oldu.



Örerken araya büyük büyük boncuklar koydum. İp nerede biterse, orada başka renge başladım.
 Öyle kural tanımaz, içimden nasıl geliyorsa. Sonra içine cepli bir astar diktim.

Burada yoklar ama bir makyaj, bir de anahtar çantası daha ördüm kalan renklerle.

Deri saplarını ise  Moda Çarşısı'nın alt katındaki bir çantacıya yaptırdım.


Evet, biz hazırız!
Mevsim değişsin, kışlıklar kalksın, ruhumuz bir hafiflesin, çarşıya pazara renk gelsin.
Doğa da giysin yeşilleri, pembeleri. Ağaçlar gelin misali çiçeklensin.

Sahi, siz de özlediniz mi baharı benim kadar?



26 Şubat 2017 Pazar

Hayaller Tallinn, Gerçekler Baykuş Çanta




O yemyeşil ormanda yürümek var şimdi.


Bu yolun sonunda Baltık Denizi ile göz göze gelmek.


Şehrin sakin kalabalıklarının içinde olmak.


Başka başka ülkelere kuş gibi gökyüzünden bakarak yol alıp, 


sonunda soluk kuzey güneşini bir kalenin burçlarında batırmak.


Yine bulutların peşinde koşmak...

***********

Lakin bizde durum bu!





Keçe makyaj çantaları ve anahtarlıklar çoktan hazırlanıp sahiplerine ulaştılar.
Üstteki hayaller eşliğinde dikilip, sevgi ile paketlendiler.

******

Bana da bir hediye geldi bu arada. İnternet üzerinden uçarak hem de.
 

Bu cıvıl cıvıl bloğun, güzel kalpli sahibinden. Bakın en tepede, pembe bir çiçek var ya.
Onu benim için tasarlayan sevgili genç arkadaşıma buradan ayrıca çok teşekkür ediyorum.
İnsanın kendini özel hissetmesi çok güzel bir duygu :)

***********


Son günlerde bu durumdayım.
 ( duvardaki yüksük rafına dikkat :o !  ne sevimli, tam benlik bir resim değil mi? )


Havalar açıyor, bahar geliyor, aklımda yer -gönlümde ağırlık yapan ne iş varsa döktüm ortaya günlerdir onları toparlıyorum. Bir hamarat oldum, bir hamarat sormayın.
E, bütün yaz sadece kitap okuyunca özlemişim el işlerimi.  Ördüm, diktim, biçtim bu kış ...

Aslında baktım da, burada el işlerimi paylaşmayalı epey zaman olmuş.

Bu yüzden midir bilmem, biraz çekiniyorum fotoğraf yüklerken, yazarken....
Hem öyle güzel, öyle usta işi işler yapan arkadaşlarımız var ki.
Dedim ya, hem yazıyor, hem de içimden "bu da iş mi" diyorum.
Bu kış gönlümü yordu benim, Birazcık gezeyim, hep onları yazayım istediğimdendir belki de.

Kim bilir?



Dilerim kapınızda verimli, bereketli, gönlünüzce bir hafta bekliyordur.

Sevgimle.

24 Şubat 2017 Cuma

Tallinn de Küçücük Bir Pastane




Yağmurlu bir günde yorgunluğumuzu bir fincan kahve ile atmak için Alp'in sevdiği,sık sık uğradığını söylediği bu küçük pastaneye girdik.
Aa, şimdi fark ettim! Vitrindeki dev fincan hani ise tepeme konacakmış. 
Yok, ben o kocaman kesme şekerlerden birini alayım :)


Bu küçücük sevimli pastane, konumu, çalışan bayanın zarifliği ve uygun fiyatlı taptaze tatları ile sonraki günlerde de uğrak yerlerimizden oldu.
Bu arada;
Avusturyalı kahve üreticisi Julius Mainl bu fesli Arap çocuk  logosunu, kahveyi Avusturya ile tanıştıran Türklere ithafen çizdirmiş.




Okul kantininden hallice büfesi ile 10 bilemedin 15 m2 lik bir salonu var.

Bir de adını hatırlasaydım, iyi idi.


Bu sokak ve yağmur yağıyordu.


Her binanın yüzlerce yaşında olmasına alışan Old Town lılar,
 Duvarlar yeni olunca rahat edemiyorlar galiba. Zorla "eski" görüntüsü verilmeye çalışılmış :)


Böyle hararetli hararetli  ne anlatıyordun kardeşine acaba kuzum?

*********


Bunlarda, hemen her caddede bulunan Rimi Marketlerinde
 ( aramızda o zincire BİM diyorduk ) 
benim sık sık ayaküstü alıp atıştırdıklarım. 
Biri ekşi kremalı diğeri elma marmelatlı milföy hamuru tatlı-tuzlusu.

Kim bilir sizin de nerelerde tadıp, unutamadığınız hamur işleri vardır.
İsterseniz yazın. Bakın merak ettim şimdi. Gerçekten!

*******


18 Şubat 2017 Cumartesi

2016 dan Kalan Kültür Sanat Notları



Şinasi Sahnesinde Aşık Mahsuni Şerif'i anma gecesi vardı.
Modern dnasla süslenmiş güzelim Anadolu ezgilerini kah gözlerimiz dolarak, kah eşlik ederek izledik.


********


İtalyan Büyükelçiliği tarafından düzenlenen "İtalyan Filmleri Haftası"


Sevgili Nalan bir çok yerde birlikte olduğum arkadaşım.
Tanırsınız siz de "Nalan'ın evi" ni.
Aklınıza gelen, gelmeyen, gelecek olan tüm pratik bilgileri hoop diye sunuverir ya ... İşte o.

**********


Çok etkilendiğim Kat-ı Sanatı Sergisi.
Kuşadası Kat-ı dostlarının büyük emek ve sabır ile hazırladığı tablolar müthişti.



Tablolar üç boyutlu olduğundan güzelliklerini fotoğraflarla anlatmam imkansız.
Tüm sergiyi oda oda, üç kez dolaştım desem... :)


Kat-ı sanatını bilenler, ne demek istediğimi anlıyorlar elbette.





**************



Kasım ayında ÇSM de tam da benlik bir sergi vardı.


Bu segiyi önce arkadaşımla, sonraki bir gün tek başıma ziyaret ettim.


Gramafonlar.
 Hiç dinlemediyseniz mutlaka bir yerde orijinal bir gramafondan, bir taş plak dinleyin derim.
Mümkünse Müzeyyen Senar olsun. Yine mümkünse "yine o menekşe gözler" olsun ;)


Laterna .


***********


Abaküsler. İlginç bir koleksiyon objesi değil mi?

**************


Bir adım yol almayan çocuk ruhumuza iyi gelen Oyuncak Bebek Koleksiyonu. 
Nerdeyse tüm dünya ülkelerinden toplanmış


Bir de Barbie Koleksiyonu vardı ki, oyuncağın değişimi inanılmaz.

**********


Telefonlar.
 Kırmızı olan bizim evde girişte hala misafirleri karşılıyor.
Benim neslimde "kırmızı telefon" un  özel bir anlamı vardır. Önemlidir yani :))

************


Kristaller, Çeşm-i Bülbüller.

*************


Ah, evet.. Bu çok eğlenceli.
Kumbaralar.
Ben çocukluğumdan hatırladıklarımın bir kısmını göremedim.
Mesela kuzenimin roket şeklinden bir kumbarası vardı. Gri metalikti.
Parayı kanatlarının altında bir sürgüye koyar, yaylı sistemi bu arada aşağıya doğru çekmiş olusunuz ve parmağınızı çekince metal para içine giderdi. Aslında tam anlatamadım ama çok güzel bir oyuncak-kumbaraydı. 


Ah ne güzel kumbara!
İçi dolu çil para!
Kumbarası olanın,
Başı gelmez hiç dara.

 Benim de "Mim-Tim-Cim" lerim vardı.
Bir bankanın hediyesi renk renk plastik Mickey Mouselar.
Bakın yukarıda serinin bir başka parçası var. Varyemez Amca hazine sandığının üzerinde poz vermiş.
En arkada turkuaz renkli olan.

********


Dünden bugüne fotoğraf makineleri.



Ve onlarla çekilmiş fotoğraflar.


Daha neler, neler.
Bu çok özel, çok güzel koleksiyonlar ODTÜ Mezunları Derneği üyelerinin.
Hele bir kalem koleksiyonu vardı ki, sahibi ile sohbet etmekten foroğraf çekememişim.
Sonra farkettim ve çok üzüldüm.
1933 yılında Cumhuriyetimizin 10. yılı anısına, sınırlı  sayılı üretilen ve her kalemin bir numası olan 1923 dolmakalemi vardı.Kırmızı zemin üzerine beyaz ay-yıldızlı.
Önünde ne kadar zaman geçirdim bilmiyorum. Hala sakladığım grafos takımım eski bir tanıdık gibi hop diye karşıma çıkmaz mı bir de?  Ben de az kirli çıkı değilim ya!

********


İnönü temalı flateli sergisi.

Bu sergiyi gezmek bile sadece bir gününüzü alır, rahat!


Müthiş fotoğraflar, belgeler...



Ne hakkında, ne ararsanız...
Çok yorucu olduğunu da eklemeliyim not olarak.




***********


Pul Müzesinde Tematik Pullar Sergisi vardı.
Müzeyi de, kafesini de çok sevdiğimden ve hep uğradığım yerlerin güzergahında olduğundan
bir tesadüf eseri gezdim bu sergiyi de.


*******


Latin Amerika Ülkeleri Fotoğrafları Sergisi ve Ekvator Film Günleri yine ÇSM de idi.
Tahmin edemeyeceğim kadar çok beğendiğim filmler izlememe yaradı.


Pablo Neruda'nın evi. İsla Negra-Şili.

************


"Hayalimdeki Çin" Resim Sergisi Milli Kütüphane Konferans Salonundaydı.
Orta öğretim öğrencilerinin resim yarışmasının konusu bu.
Dereceye giren 15 öğrenci ödül olarak Çin'e gidiyor, bir hafta sonra döndüklerinde bu ülkeyi tekrar resimliyorlar. Sergi işte bu iki zamanda yapılan resimleri kapsıyordu.
 Aradaki farksa inanılmaz eğlenceli geldi bana :)


**********


Dünya Ülkeleri Hediyelik Eşya Fuarı.
Her yılbaşı öncesi Ankara'nın olmazsa olmaz fuarı bence.
Koleksiyonum için, yurt dışındaki koleksiyoner arkadaşlarım için dikiş yüksükleri bulabildiğim hemen hemen tek fuar çünkü.




Bu tablo ipek halılar çok güzeldi.


********


Mustafa Göral  Resim Sergisi yine  Milli Kütüphane Konferans Salonundaydı.



Kış tabloları beni çok etkiler. Poz vermek için bu tabloyu seçmem ondan galiba.


Aynı gün, açılışını Cemalnur Sargut'un gerçekleştirdiği bir sempozyum vardı.
" Mevlana ve Hz. Muhammed (s.a.v )  aşkı " konulu.




Konunun güzelliği, katılımcıların sımsıcak anlatımları o gün bize çok iyi geldi.
Ruhumuz arındı, aklımız dinlendi sanki.

*******

Bellekte kalanlar bunlarla sınırlı değilse de  paylaşmak istediklerim şimdilik bunlar sevgili dostlar .

Bence bu güneşli hafta sonunda hayatınıza bir parça sanat katın mümkünse.
Ummadığınız kadar iyi gelecek, inanın.
Tecrübe ile sabittir neticede :)