30 Ocak 2019 Çarşamba

Güneş Delisi


Güneş Delisi

Akan suyu severim ben
Işıldayan karı severim
Bir yeşil yaprak
Bir telli böcek
Yeşeren tohum
Güneşte görsem
Sevinç doldurur içime
Bir günü
Güzel bir günü
Güneşli bir günü
Hiçbir şeye değişmem

                             Necati Cumalı



 








































Biliyorum henüz erken.
Kar kokusu silinmedi bahçemdeki ağaç gölgelerinden. Ankara güneşle inatlaşan bir şehir. 
Hala üşütmeye devam ediyor bizi.  Yine de dün İlkbahara ait bir şey vardı havada.
Umut gibi, nedensiz gülüşler gibi. 
Duymamak imkansız sanki.... 
O yüzden güneşi uğurlayana kadar sokaklardaydık.
O yüzden sevdiğim her yere bir selam bıraktık.

Güzel bir günü, güzel bir kalple paylaşmak gibisi yok bence.
Ve tabii sizlerle :)




24 Ocak 2019 Perşembe

Aziz Beyhan'cığım....



Aziz Beyhan'cığım

  Sana hitap ederken bile bu kitabın tesirinden kurtulamıyorum.
Öyle ki,senelerden beri hafızamda yer etmiş olan" Romeo-Jüliet, Pol ve Virgini" gibi eserleri bir anda sıfıra indirerek hepsinin yerine kaim oldu.
  Kitabın incecik satırlarını bıkmadan içe içe okudum. Bilhassa Henriette'nin birinci mektubunu adeta ezberledim.
  Bilmeyerek bana tattırdığın bu zevki unutamayacağım.
                                                                                                         Sonsuz teşekkürler.

                                                                                                         Elazığ 20.Ekim.955




Vadideki Zambak

Gün Basımevi
İstanbul - 1953


******************

Bana emanet hiç bir kitaba böyle bir not yazmadım. Dolmakalemle, bu denli zarif ama samimi.
Müteşekkir ama aynı zamanda dostluğun sıcaklığını barındıran satırlarım olmadı.

Kitap neredeyse yarım asırdır bizim evde. Gerçek sahibi uzak bir akrabamız; Sedat Abi.
Kastamonu lu bir damat olarak katıldığı aileye, istemeden çok acı anılar bırakmıştır.
Kitap onun bize hediyesi idi. Yaz tatili zamanında abisi ile henüz okuma yazma bilmeden her gün
çocuk kütüphanesine giden küçük kıza bir Balzac kitabı bırakacak kadar değişik biriydi.

Beyhan kim bilmiyorum.... Bildiğim bu kitabın yolculuğunun sadece bir kısmı.

1953 yılında İstanbul da basılıyor, 1954 de nerede yaşadığını bilmediğim Beyhan'ın kitabı oluyor.
1955 de Elazığ'a gidiyor ve üstteki satırların altına sadece imzasını atmış biri tarafından okunuyor.
Son sayfasına bu içten satırlar yazılıyor. Sonra Kastamonu da yaşayan Sedat Abi'nin evine geliyor. 

Sedat Abi annemin teyzesinin her daim çok şık ayakkabılar  giyen kızı rahmetli Gönül Abla ile evleniyor. TRT İstanbul Radyosu sınavlarında hüsrana uğrayan Gönül Abla'nın gönül yarası olup çıkıyor.... Uzun ve hazin bir hikaye. 

Kitap onların İstanbul'a yerleşmesinden kısa süre önce bana hediye edildi. Çok net hatırlamıyorum ama " ilerde okursun" gibi bir şeyler söylemişti. Hatırladığım ailede kimsenin sevmediği bu damadın beni hep çok sevdiği ve  bana büyük biri imişim gibi davrandığı.

Hayatta mı? Bilmiyorum ama şimdiki aklımla galiba ben de onu seviyorum.



Okuyamadım :(
Osmanlıca hocam da okuyamamıştı.


Henüz bir kaç gün önce "kitaplarınızın arasında bir şeyler unutunuz" dediğimin ertesinde bu kitabın sayfaları arasından bir tutam misina çıktı :)

İhtimaldir ki babam da okumuş ve ayraç olarak bunu kullanmış. Doğrusu sadece gazete ve şiir kitapları okur bildiğim babamın elinde başka bir kitap görmemiştim.
Hay Allah'ım! Hissi kablel vuku :)


Şimdi düşünmeden edemiyorum. 
Dağıttığımız onca kitap dursaydı, ben ne hikayeler hatırlardım onlarla ilgili.
Yok yok!  İyi ki dağıtmışız. 
Başka evlere, kendi hikayelerini taşıdılar onlar da.
Sizce de öyle değil mi?

 :)  Öyle, öyle  deyin, içim rahatlasın.

Kitap Hikayeleri devam etsin o halde. Ben de kalanlar kadarı ile de olur.

Her biriniz mutlu sonla biten hikayelerin baş kahramanı olunuz efendim.

Sevgimle.





17 Ocak 2019 Perşembe

10. YIL


VE


Varsa azıcık vaktiniz, alın çayınızı, kahvenizi gelin arkadaşlar.
Bugün size özel, sizin ortağı olduğunuz zamanlara dair anlatacaklarım var.

Burada hayatımı, anıları, kalbimi ziyaretçilerime açalı bugün tam10 yıl oldu.
Çoğu zaman unuttum yıl dönümlerini. Sonra başka bloglarda rastlayınca, kutlamalar, çekilişler falan, aaa... dedim.... parmak saydım... Benim de şu kadar olmuş! dedim.

Bu defa hazırlıklıyım. 
Bu yazıyı önden önden hazırladım, koydum kenara, 17 Ocak da ekranda olsun diye.

Çünkü,
İlk kez 17/ Ocak /2010 da "Merhaba" deyip, bir fotoğraf paylaşmışım.


Lösev in eski binasında, kucağımda, yanımda el yapımı bebeklerimizle.

O zamanlar Altın Örgü diye bir el işi forumunda üye idim ve orada yazılarımı paylaştığım "bir tatlı huzur" adlı bölümüm vardı. Bir sürü sevgi dolu arkadaşımla sosyal sorumluluk projeleri yürütüyorduk aynı zamanda. Bazıları ile hala görüştüğüm, bazılarını zaman içinde yitirdiğim güzel insanlarla, güzel zamanlardı. Forumdan ayrıldığımda arkadaşlarım bu faaliyetleri başka bir platformda yürütmem için ısrarcı oldular. Uzun zamandır blogları takip ediyor, uzun uzun da yorumlar yazıyordum. Bir gün el yordamı ile bir blog açtım ve arkadaşlarıma dönüp "ben buradayım artık" dedim. İyi de ettim :) Yıllar geçtikçe bunun hayatıma ne kadar çok değer kattığını, beni nasıl zenginleştirdiğini daha iyi anlıyorum.

Bir kaç gün sonra "Neden Bulut Gölgesi" diye bir yazı yazmışım.




Hala en sevdiğim, en özel satırlardır benim için.

Sonra yazdım, çizdim, sevindim, üzüldüm, küstüm kendi kendime, derken barıştım nedensiz...
Hep ama hep paylaştım. Kimselere bakmadan, benzemeye çalışmadan. En çok, her zaman, hep "ben" demeden. Yorumlar yığıldı cevapladım, tek yorum yazılmadı umursamadım. 
Gerçekten umursamadım. Sadece yazdım. Orada olduğunuzu bilerek, içimi dökerek, bazı komik balıklar gibi saydam olmaya çalışarak yazdım.

Yetmedi koleksiyoner yanım ağır bastı, bir blog daha açtım.
Biriktirmenin, bir objeye tutku ile bağlanmanın insanı çoğaltan güzelliğini içime sığdıramadığım için , dünyanın dört bir yanındaki koleksiyoncu arkadaşlarımla buluşmak için ve dünya o kadar da kötü bir yer değil. Demek için 


 Diye bir adresim daha oldu. O da şimdi 8 yaşlarında. 

Yüksük Koleksiyonumun evi, eğlendirmeye, bilgilendirmeye o gün bugün, tüm sevimliliği ile 
devam ediyor :)




Bir 10 Yıl daha yazabilir miyim Allah bilir elbette.
Yine de umudum ve arzum o yönde. 
Bana sorarsanız sizi bırakmaya hiç mi hiç niyetim yok doğrusu.
 Allah izin verdiği sürece, buradan sizlere hep ve daima "ben" olmaya çalışarak, 
"ben" kalarak  yazmak istiyorum.

Paylaşarak çoğalmanın mucizesini tekrar tekrar yaşamak ümidim ve sevgimle.

Nice Yıllara!







15 Ocak 2019 Salı

1 Dizi - 1 Kitap - 1 Film

Kitap, film ve dizi seçme konusunda blog yazan arkadaşlarıma ne kadar teşekkür etsem azdır gerçekten.Yıllar içinde beğenisi uyan, okuduklarımızdan aynı zevki aldığım bir çok arkadaşım oldu.
Her biri cesaretlendiren, hayatı güzelleştirip, kolaylaştıran güzel arkadaşlarım.



Alias Grace; 6 bölümlük güzel bir netflix dizisi. Kimin tavsiyesi idi gerçekten hatırlamıyorum.
Ben hasta yatarken hepsini bir günde izledim. Krizden, kazanç böyle bir şey olsa gerek :)


Orta Zekalılar Cenneti;
 bir dostumun geçen yıl bir seyahat öncesi yollarda okumam için verdiği kitaptı. 
Yanımda başka kitaplar olunca okumak bu zamana kaldı.

Bu arada kütüphanemde hepi topu 4 Livaneli kitabım varmış. Bu 5.
Olsun. Ben müzisyenliğini, yazarlığından çok severim zaten.


Okunuyor mu?
Ben ikincisi olmaya çalışıyorum da... Ayraça dikkat bu arada :)
Evde hiç yok ta  :))
Şaka bir yana, bir zamanlar bir yerde okumuştum. 
Kitaplarınızın arasında bir şeyler unutun (!) diyordu. Okuduğunuz zamanda yanınızda, elinizde olan,
Bu çikolata çok uzaklardan gelmişti. Biraz seyrettim, sonra da yedim afiyetle.
Sonra çocukluğumuzdaki gibi, kabını tırnak ütüsü yapıp kitabımın arasına koydum.

Siz de yapın böyle şeyler.
Bulmak eğlenceli oluyor sonrasında. Geçenlerde iki yıl öncesinin alış veriş fişi çıktı birinden.
Her şey  ne kadar hızla pahalanmış.


Çok beğendim... 
Konusu herkesin kalbine dokunacak, bildik karakterleri bulacağı bir film.

**********

Sanatla ve sevgi ile kalın efendim.
Çünkü her ikisi de tedavi edicidir :)


14 Ocak 2019 Pazartesi

Almanak 2018 - Neler Yaşandı Neler

Aslında sevgili Tigris'in miminde bahsetmiştim 2018 den.

Bu yazı görsellerle müthiş hafızama bir not olsun diye sadece ;)

OCAK






Şehir de turlar, seslendirme saatleri, sergiler ve sevilen yerlere tekrar gitmelerle süslenmiş bu ay.

ŞUBAT


Bu cüce ayı oldum bittim çok severim. 
Garip bir şekilde hamarat yapar beni eksik iki, üç gün yüzünden. Darısı bu yıla inşallah!


Etnoğrafya Müzesini,


Resim-Heykel Müzesini gezdikten sonra hele ;)



MART



8 Mart gelenekseli.
İzmit den arkadaşlarım gelir, uzun kalır, neşeli sofralar kurulur, gezilir, tozulur....


Yine öyle oldu. Konserler, tiyatrolar, şehir turları... Çok şükür.
Allah tekrarlarını nasip etsin inşallah.


Mart ayının benim için en önemli olaylarından biri şüphesiz Doğu Ekspresi ile
 Kars'a yaptığımız seyahat oldu. "Keşke daha önce yaşasaydım bu güzel tecrübeyi" dedirtti.



 Serhat şehri büyüledi,


Ani, aşık etti kendine.


Ve Ankara Opera da Frida....inanılmazdı.


Dans ve müzik ! İzle izle doyamazsın.

NİSAN


Nisan demek, şenlik demek.
Nisan demek bağış demek, Serçev demek, Lösev demek, çocuklar demek, sevgi demek, 
bir adım gelene koşarak sarılmak demek benim için.
 Bir sürü paket, koli koli iyilik olmuş gelmiş evime.


Sonra mı? Sonra bir buket çiçek olmuş, gelmiş kurulmuş kollarıma teşekkür :)


Gelmiş demişken, İstanbul dan Serpil Abla da gelmiş Nisan da Ankara ya.
Bir kez de onunla gezilmiş müzeler, hanlar.


Önce güzel bir konser, sonra Emekliler Derneği çatısı altında 31 adet tekerlekli sandalye bağışı yaptık bu yıl da . Söylemesi ayıp olmasın ama 11 tanesi Bulut Gölgesi'nden.
Yok yok tamamını ben bağışlamadım. Eş dost sağolsun!


MAYIS


Mayıs ayındaki Anneler Günü için bir şenlik de ben düzenleyim, n'olcak ki? Dedim
ve neler olacağını gördüm gerçekten.
3 Günlük şenlik için, 50 kadar katılımcı, sayısız yazışma, görüşme, tanışma... Sonuç? Harika.
Gelirimizle bir ailenin, bir çocuğun mutluluğuna şahit olduk.





Başka başka şenliklere de gittik bu ay. Eğlendik, bilgilendik, arkadaşlarımıza destek olduk. 

HAZİRAN


Biraz seslendirme, biraz İstanbul.
Tatil mevsimi olunca bütün stüdyolar benim :))


Bu ay İstanbul da bir ev açtık. Küçük Evleri seriye bağladık böylece.


TEMMUZ


Temmuz da Ankara da  olmak son yıllarda yapmadığımız bir şeydi.
Yeğenimin düğün, dernek işleri olunca bekledik Ağustosu.
İyi de oldu.



AĞUSTOS


Bütün bir ay bu sahillerde,


bu bahçede,


küçük mutluluklar, kocaman dostluklar ve misafirlerle geçti.
Kah cümbür cemaat açık hava konserlerine gidildi,


kah erkenden kitap elde sahile, zeytin ağaçlarının altına kaçıldı.

EYLÜL



Bir gün de aniden Ayvalık'a kaçıldı.


Çöp (m)adam Tara Hopkins ile tanışıldı. 


 Ayvalık antikacılarında, sahilde çat kapı girilen mekanlarda, 
Avcılar Ve Atıcılar Kulübü'nde komik komik anlar yaşandı.

EKİM


İlk defa bu kadar (52 gün) uzak kaldığım Ankara ya Ekimi ayının başında döndük.



İlk günler Milli Kütüphane de yarım kalan kitabımın seslendirmesini bitirmeye gittim.
Güzel bir ödülle mutlu edildim :)

Sonra Ankara ya Kelebekler Dolsun. Dedim ve bu defa gelirini Kelebek Çocukların ihtiyacı için kullanmak üzere bir Sonbahar şenliği düzenledim.





İki gün boyunca yine güzel kalpli, marifetli arkadaşlarla birlikte oldum.



KASIM


Kasım, bir devlet okulunda 6. -7. ve 8. sınıflara "GÖNÜLLÜLÜK" temalı
 seminerler vermeye başladığım aydı. Harika bir deneyim oldu benim için.
Seminerden ziyade her biri çok olumlu geri dönüşleri olan, interaktif sohbetlerdi aslında.


Kalan günler Ankara da,



İzmit de,



İstanbul da,


Sonra tekrar İzmit'e dönüşle, dost ziyaretleri, tiyatrolara, müzelere gitmekle değerlendi.


ARALIK


Onca gezip tozmanın ardından hemen bir yeni yıl şenliği hazırlığı başladı bizim evde.


Serçev de.


Öte yandan stantlar kurduk, satışlar yaptık.
Annelerimizin, gönüllülerimizin el emeklerini beğenilere sunduk.

Şenliğimizi yıl bitmeden yapamadık bu defa. Kar yağdı. Çok yağdı çünkü.

Burada paylaşamadığım başka başka olaylar da oldu tabii. 
Üzüntülerim, göz yaşlarım, hayal kırıklıklarım oldu. Yaşadığım sürece olacağı gibi.
Ben yine kendimi bana iyi gelen ne ise onunla tedavi ettim. Sanatla, gönüllü çalışmalarımla, sevgi ile.

2019 a Dair 


Gezmeli tozmalı,


bol okumalı,


sevilen sevimli işlere vakit bulunduğu,


Öykülü Fularlarda hikayelerin çoğaldığı,



uzak yerlerin yakın olduğu, sağlıklı, keyifli, huzurlu bir yıl diliyorum.
Hepimize inşallah.

Sevgi ile efendim.