Onlarca tanımı olabilir tabii ki ama bence bir tür büyüdür tiyatro.
O salona girdiğinizde;sahnenin bir platform,oyuncunun çıkışta yanınızdan geçebilecek, bugüne ait biri olduğunu biliyorsunuz değil mi?
O da sizin gibi,kazancı ile nasıl geçinebileceğini,gripten nasıl korunması gerektiğini,çocuklarının ev ödevlerini düşünen biri sonuçta.
Lakin,ne oluyorsa perdenin açılacağını bildiren o zil sesinden sonra oluyor hep.
Birileri sahneye çıkmadan hemen önce, tıpkı üzerindekiler gibi ruhuna da bambaşka bir giysiler giydirip,sizi tüm düşündüklerinizden ve içinde bulunduğunuz zamandan görünmez bir el gibi çekip alıveriyor
.
Sonra, siz birlikte başka bir boyut da,bambaşka birilerinin dünyasında yaşıyorsunuz bir süreliğine.
Ta ki;avuçlarınız acıyıncaya kadar alkışladığınızda hipnoz bitiyor,yaşadığınız güne geri dönüyorsunuz
.
Ben geçtiğimiz hafta sonu seyrettiğim tiyatro oyunundan çıkarken bunu düşündüm.
Alkışların sesi o efsunu yaratanlara beğenilerimizi göstermek için mi? Yoksa kendimizi o rüyadan uyandırmak için mi çırpıyoruz ellerimizi?
Lütfen hayatınızdan,kendinizden,tiyatroda geçireceğiniz büyülü bir kaç saati esirgemeyin.
Seyrettiğiniz bir oyundan sonra, kendinizi çok farklı ve özel hissedeceksiniz.Özellikle DT (Devlet Tiyatroları) nın oyunları seçilmiş eserler ve biletler çok ucuz.Tek sorun,izlemek istediğiniz oyuna bilet bulabilmek :)
Hadi bu hafta salonlar tatile girmeden bir şıklık yapınız kendinize.
İyi seyirler .