26 Kasım 2012 Pazartesi

Laila'nın Yaptıkları

















Tanıştırayım, adı  Laila.
80 lerin başında, uzaklardan gelmiş.
Kendisi ömrünün son 23 yılını benimle geçirdi.İyidir,hoştur da laf aramızda biraz inatçıdır.
Bu yüzden arada birbirimize kızsak da, genelde iyi anlaşırız.
Öyle ki kaç defa işinden istifa etmeye, beni bırakıp gitmeye kalktı her defasında ne yapıp ettim hayattan kopmasına izin vermedim.
Parçaysa parça. Bulunmadı mı, kaynak. Yok o da mı kırıldı, çıkma. Olmadı, çakma...
Birlikteliğimiz böylece sürüp gidiyor.
Hele son zamanlarda pek bir samimi olduk. Bir nazarlık mı taksam ne ?



22 Kasım 2012 Perşembe

SP Li Çocuklarımız İçin Hediyeler Hazırlıyoruz. Bize Katılır mısınız ?




Serçev  

************

Her sene bu vakitler Lösev için örer, diker olmadı satın alır çocuklarımıza hediyeler hazırlardık ya.
Bu yıl adresimizde küçük bir değişiklik yapalım dedim.
Yine çocuklarımız için, yine hayatın farklı kulvarlarında yürümeye çalışan minik savaşçı yürekler için.
Serabral Palsi li çocuklar için.

SP, anlayacağımız hali ile Beyin Felci demek.
Doğum esnasında yada daha öncesinde oluşabiliyor. Yazık ki, ülkemizde her gün 15 Serebral Palsili bebek dünyaya geliyor.

Onların bir kısmı yürüyemiyor, bazıları konuşamıyor, göremiyor, duyamıyor. Bazıları bu yoksunlukların tümünü birden yaşıyor. Ama, hepsi sevgiyi hissediyor. Hem de derinine, hem de coşkuyla.
Onun için böyle güzel gülüyorlar, insanları kollarını kocaman açarak karşılıyorlar.
Onlar ki cennete gitmeden önce dünyaya bir uğrasın diye aramıza gönderilmişler sanki.
Elbette her yaratılanın bir sebebi hikmeti vardır. Onlar da, kavgalar, hırslar, çekişmeler içinde olanlara bir fırsat sunmak için geldiler belki bu dünyaya.

Şimdi, ben bu güzel derneğin de gönüllüsüyüm.
Onları sevmeye, ziyaret edip ellerini tutmaya gönüllüyüm.
Sizin de elinizin dokunduğu bir paketi onların kucağına bırakmaya, sevginizi mutlulukla taşımaya gönüllüyüm.
Çocuklarımız için  yapabileceğiniz bir şey mutlaka vardır.
Bir düşünün, olmaz mı ?

20 Aralık 2012 tarihine kadar göndermek istediklerinizi bana ulaştırabilirsiniz.
Adresimi istediğinizde e-postanıza sevinçle yazarım.

Dernek binası SP li çocuklar için hayata geçirilmiş bir oyun parkının içinde küçücük, prefabrik bir yapı.
Sadece 3 çalışanı var ve tahmin edersiniz ki işleri başlarından aşkın.
Bu sebepten dolayı göndermek istediklerinizi bana yollarsanız, ben,Nazan ve Dilek onları tasnif edip, dernek yetkililerinin  planladıkları bir toplantıda çocuklarımıza dağıtırız.
Elbette size yine fotoğraflarla şükranlarını sunarak.

Şimdiden binlerce teşekkürlerimizle.



( Bu etkinlik Serçev bülteninde yer alacak, bilgi ve görseller size bu yolla da ulaşacaktır )

Çocuk ve garson boy giysi, çamaşır, çorap, eşofman, pijama...gibi ihtiyaç malzemelerinden ayrıca, çocuklarımızı sevindirecek her şey makbulümüzdür.Özel eğitime uygun oyuncaklar, kırtasiye malzemeleri gibi.




******





19 Kasım 2012 Pazartesi

500. Yazı






Bu blog da bir sayfa açıp hayata 500 kere yazmışım.
 Kim okur, ne düşünür, beğenir, beğenmez pek de umursamamışım. Yok yok , zaman zaman kendime " boşver " demişim de...Bazen akıllı-uslu görünmeye pek bir gayret etmişim :)
Mutlak bahsetmişimdir daha evvel.
Ben uzun yıllar blog yazan değil,okuyanıydım :)
Okudum, blog dünyasında sörf yapıp, inanılmaz marifetli insanların harika işlere özenip çok şey öğrendim.Sonra bir forumdaki ( Altın Örgü ) Antalya Huzurevi'ne  yardım çağrısından haberdar olup katıldım aralarına.
Birden aynı işleri yapmaktan zevk alan pek çok arkadaşım oluverdi. Bugün bile bu sayfaları takip eden,beni çok önceden tanıyan,gerçekten gönlümde yeri olan güzel insanlar var o günlerden.
Yıllarca o forumun bir köşesinde  "Bir Tatlı Huzur" başlığı altında yazılar yazdım.Kimi gün bir şiirle, kimi gün bir fotoğrafla  hayatın gülen yüzünü göstermeye, aslında görmeye çalıştım.
Bir çok yardım etkinliği düzenledim sonra.Hasta çocukların, yanlız kalmış yaşlıların, yardım bekleyen okulların adresleri eklendi defterlerimize.
Dünyanın uzak köşelerinden güzel kalpli  arkadaşlar koli  koli  insanlık gönderdiler.
Benim küçücük adımlarıma koşarak katılanlar,benimle paket taşıyıp, yollara düşenler oldu.Onlar ki, bugün de yanımda,benimle hiç yüksünmeden yürüyorlar.
Zamanla kalbimizden değilse de forumdan ayrı düşen arkadaşlarımın bu yardım etkinliklerinde bizimle olma isteği, önerisi ve ısrarı ile Bulut Gölgesi nin ilk sayfasını açtım.
Sonra anlatmaya başladım.
Anlattıkça samimiyetin ve sevginin satırlardan dahi hedefindekilere ulaşabildiğini gördüm.
Kelimelerin ve içtenliğin gücüne şaşkın, bakakaldım.
İnanmadığım hiç bir fikri, hissetmediğim tek bir duyguyu paylaşmadım. 
Aslında yazmadım, sizinle konuştum ben.
Ve bugün, beni bunca zaman dinlediğiniz için size teşekkür etmek istedim.
Her kimsen, nerede ve ne yapıyorsan...Bu satırlar senin için.
Maden ki geldin,madem ki buradasın...Çok teşekkür ederim.
Yine gel olur mu?
Ha, gitmeden çiçeklerden birini almayı unutma !
Birini seç ve kendine hediye et.
Şairin de dediği gibi;
"Hayat bize sunulmuş bir armağandan başka nedir ki ? "

Sevgimle.



16 Kasım 2012 Cuma

Hayat Geçip Giderken




Ara sıra elime alıyor olsam da bu bebek yeleği bitti.
Pek ağırbaşlı bir şey oldu  canım : )


 Bugünlerde kumaşlarla,iğne ipliklerle,düğmeler ve de dantellerle epeyce haşır neşirim.
Gelgelelim dikiş dikmek gerçekten sabır işi.
Hele ki benim gibi eli uçan birilerine göre hiç değil. 
Lakin ben inatla,dike söke devam ediyorum çalışmalara.
Tabii buna dikiş dikmek deniyorsa ; )
Ben sabrımı (daha doğrusu sabırsızlığımı) terbiye etmeye çalışıyorum aslında.


Bir kumaş çanta daha.
Görende yakında marketlere seri üretime geçiyorum sanacak.


İşin en zevkli tarafı süslemek.



Project Bag.
İlk duyduğumda evrak çantası falan sanmıştım inanır mısınız?.
Bunlardan Serpil'e Güney Afrika dan bir çift geldiğini duyunca bakayım dedim.
Bir ne göreyim! Bu bizim bildiğimiz kırk yıllık el işi torbası ayol .
Uzak ülkelerden yazışıp tanıştığım bir çok el işi tutkunun arayıp bulamadığı şey.
Elim değmişken birkaç tane de bunlardan dikivereyim dedim.
Benimki biraz değişik oldu.N'apayım, bu modelin dikim aşamaları vardı arşivimde.




Bu ilki.
Astarlı,bağcıklı,azıcık da süslü yaptım.
Biçilmiş masa başında duran kardeşleri de mevcut.Sabırla beni beklemedeler.



Esi kotdan bir mutfak önlüğü daha diktim bu arada.
Selvi Boylu'nun pantolanından bana bir takım döpiyes (hemde çantası ile takım) çıkabilecek neredeyse.


Yorgunluk atmak için de çay ve elde açma börek vardı.
Çocukların vizeleri başladı ya,bizim evde hamur işi imalatı tavan yaptı.Çay,kahve tüketimi de öyle.
Yoksa bunca işin içinde zor açardım ben o böreği. 
Lor ve pırasa koydum içine. Bergamotlu çayla....Hımm  Güzel oldu.



15 Kasım 2012 Perşembe

Mevsimlerden ; Tiyatro


Sonbahar ;
Ankara da uzun güneşli günler,serin sabahlar,ayakkabılarınız çamurlanmadan gezebileceğiniz yağmursuz ılık günler demektir.
Sergiler,konserler başlar ekimle birlikte. Tiyatroların önü cıvıl cıvıldır.
Bir de arkadaşlarınız varsa yanınızda, her şey pamuk helva tadındadır zaten.
Yani,dünyanın hiç bilmediğiniz çarkları dönüp durmaya,öğütüp çiğnemeye devam ederken son hızla her şeyi, sahnedeki oyunla başka hayatlara sızıvermenin tam zamanıdır Ankara da sonbahar...


Demiştim ya.


Ankara da Evkaf Apartmanı da Devlet Tiyatrolarının bence en güzel binasıdır.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan bu tarz yapılar başkent de parmakla sayılacak kadar az olduğundan,
bu muhteşem yapı hemen çarpar gözünüze.
Kapılardan birinin kenarında,pirinç plaketlerin üzerinde vakti ile burada kalan sanatçıların isimleri yazar.
Orhan Veli, Ahmet Hamdi Tanpınar...

( Bina dış görseli int. alıntısıdır )


Geçen akşam bu binanın bünyesindeki Küçük Tiyatro ya 
"Soğuk Bir Berlin Gecesi" adlı oyunu izlemek üzere gittik.


Bir süre, bu güzel sütunlu girişte oyunun başlamasını bekledik.





Tiyatro salonu adı gibi; küçücük, işlemeli kubbe tavanlı bir salon.

Sahne


Ve,oyuna emeği geçenler.
Tiyatro sevenlere seyredilmesi şiddetle tavsiye edilecek bir oyun çıkarıyorlar.

Tiyatro ile ilgili bir zamanlar şurada yazmıştım düşüncelerimi.
Bugün de aynı duygular içindeyim .

Ve, eve gelince....


Sıcacık kahve,ben yapımı un kurabiyesi : ) şımarma günümün tamamlayıcıları.
Eee..Siz en son hangi tiyatro oyununu izlediniz?
Zor yerden mi sordum yoksa ?










12 Kasım 2012 Pazartesi

İmza : Kızın



Yitik Ülke Yayınları/Anlatı Dizisi


Bu kitabın sayfalarında 100 den fazla kadının babalarına yazdıkları mektuplar var.
Kimi ekranlardan tanıdığınız bir babanın kızı, kimi kariyer sahibi, kimi anne, kimi tanıdık bir yüz, kimi şu, kimi bu....
Biri ben!

Geliri 21.Yüzyıl Eğitim Ve Kültür Vakfı (YEKÜV) tarafından ihtiyaç sahibi kız çocuklarının eğitimi için harcanacak olan bu kitapta  tüm bu kadınların kristal kalplerinin bir köşesini göreceksiniz.
Üzerinde bin bir ışıltı ile ''Baba'' yazıyor.



(Kitap 24 Kasım'da Tüyap Kitap Fuarında Yitik Ülke Standında görücüye çıkıyor.Bu tarihten sonra kitapevlerine dağıtımı olacakmış.
İdefix ön siparişleri 15 Kasım itibarı ile  % 15 indirimli fiyat üzerinden kabul ediyor.

İmza.Kızın'nı büyük bir sabır ve özveri ile hayata geçiren
Sevgili Banu, Selgin ve Esra Hanımlara şahsım ve oğullarım adına çok teşekkür ederim.

*******


Buraya saklayayım da, hiç kaybolmasın :)
Neyi mi?
İşte bunu.Sayfanın üzerindeki tanıtım yazım basında   :O

11 Kasım 2012 Pazar

Bu Günlerde


Dikiş Perisini kanadından yakalayıp hapsetmiştim ya bizim eve.
İşe yaradı,görüldüğü gibi.

 Kot pantolon parçası mutfak önlüğüne dönüştü.




Kocaman bir alış veriş çantası dikildi.


 Astarlandı,ceplendi.


 Yetmedi biraz da süslendi.




A4 Ebatlı kitaplar için bir kap dikildi.
Elyaflı,kendinden ayraçlı pufuduk bir şey oldu.


 Muhtemel sahiplenici bilindiğinden fazla gösterişten kaçınıldı ama elmalı düğme ile yeni sahibine 
gönderme yapıldı.




Yine içine kitap, tablet konabilecek çanta içine zarf çanta hazırlandı.
Su taşı ile süslenip çıtçıtlandı,düğmelendi.




Şimdi bu niye kondu buraya bilmiyorum.Bir şey uyduramadım.
Görüntü güzel bir kere onun için olsun.


Dışarıda arada gülen,arada kararan bir gökyüzü varken benim dikişlerim bitmek bir yana çoğaldı arkadaşlar.
Bu nasıl oluyor ? Derseniz...Elime makas geçince bana anlamadığım bir şeyler oluyor.
Kesip biçip yığıyorum kumaşları. Hayır, duyan da kırk yıllık terzi sanacak.
Havadan mı acaba?