Stockholm bir adalar ve kanallar şehri demiştim ya, gerçekten öyle.
Her yer deniz ve köprü. Kışı nasıldır bilmem ama bu mevsim gerçekten her açıdan kartpostal güzelliğinde.
Gezi sırasında 20 km den fazla yürüyerek rekorumu kırdım o gün.
Değdi, değdi gerçekten.
Her yerde görkemli, tarih kokulu binalar,
yemyeşil parklar,
anıt heykeller var.
Lakin bir tek çeşme yapmamış elin oğlu.
Bu şehirde de bir "Old Town" varmış. Emin adımlarla gidiyoruz bakalım.
Tallinn den sonra Eski Şehir bana çok küçük geldi.
Bir ana cadde ve onu kesen birkaç kısa sokaktan oluşuyor hepsi hepsi.
Küçük dükkan vitrinlerine bakalım mı?
Daha önce dediğim gibi burası dünyanın en pahalı şehri ünvanını hak eden bir şehir.
Bu kitap evine dikkat!
Benimkiler buradan çıkamadılar bir türlü. Vay canına! deyip durdular.
Ben pek anlamam bu fantastik serilerden ama dekor film seti gibi.
Kafama bu yaratık düşer mi? derken.
Üst katta birileri mi var?
:) Bunu biliyorum işte.
Bu arada Baltık ülkelerinde yılın trendi TENTEN sanırım.
Çok yerde çok şeyin üzerinde bu sevimli Fransız bebe.
Tabii bir de şehrin sembolu olan atlar.
Beş tost aynı anda tek tek yapılıyor. Seramik tezgahı gibi bir sistem.
İyi fikir ama :)
Burada da Batık Kehribarı ( amber ) den yapılan takıların satıldığı dükkanlar vardı.
Gerçeğinin ve hasarsızının zor bulunduğu bu taşın gram fiyatı 10/18 euro ile İsveç te rekor kırıyor.
Bu yüzden ben Riga gezisinde, Letonya dan aldım küçük bir hatıra.
İsveç den yüksük adım koleksiyonum için.
Sahi, siz benim Dikiş Yüksükleri bloğumu biliyorsunuz değil mi?
http://tulinsthimbles.blogspot.com.tr/
*******
Hadi şimdi Kraliyet Sarayı bahçesindeki Nöbet Değişimi Törenine...
Yine köprü, yine deniz.
Deniz burada kedi yavrusu gibi bulduğu yerde sokulmuş koynuna şehrin.
Uzaktan bakınca film platosu görünümündeki binalarda hayat var.
Sanki olmamalıymış gibi şaşırtıyor bu beni :)
Bazen de böyle, dün ve bugün sırt sırta.
Hani burası dümdüz bir şehirdi? Kim uydurdu bilmem, bana yine yokuş.
Bir de töreni kaçırma telaşı...
Yakaladım :)) Onlar da anca geliyorlarmış zaten.
Tören yerine toplanmaya başlamış millet.
Hemen kaynak oldum aralarına.
Bence öyle aman aman bir şey değildi doğrusunu söylemek gerekirse.
Bayan askerlerin oluşu güzeldi de bizim çakı gibi Mehmetcik'e alışmış gözlerimiz hemen gördü
ütüsü kötü, kimilerinin rengi atmış üniformalarını.
Sarayın etrafındaki yapılar.
Hepsinin hikayesi buraya yazamayacağım kadar uzun.
Aaa... ? Hani bunlar gizliydi?
Burada bütün sokaklar eninde sonunda denize çıkıyor.
Yorulduk, bir park bulmak lazım... İşte orada!
Kapısı da bir gösterişli ki.
(Ben böyle yıldızlı bir kapı hatırlıyorum ya. nerden? )
Şimdi nereye?
Tam arkamızdaki caddede kapıları birbirinden güzel binalar var.
Bana şimdi vakit, çocuklara sabır lazım. Malum ben mehteran gibi iki adımda bir durucam.
Her biri anıt güzelliğinde gerçekten.
Ne güzeller değil mi?
Güneşli günlere hasret Finlilerin mayo bikini güneşlendiği bir başka park
bize de yeni mola ve piknik noktası oldu.
Uzandığımız yerden "ağacın tepesinde bir kalp var" dedim. Benden başka kimse benzetemedi ; =)
Bir de siz bakın... Bakın işte orada!
*****
Artık gemiye dönme vakti. Bizi buraya getiren Victorya
limanda temizlenmiş paklanmış bizi beklemede.
Hoşçakal Stockholm.
Güzel, vakur, biraz da kibirli buldum ben seni.
Bir daha gelir miyim? Sanmıyorum. Unutur muyum? Bak onu da sanmıyorum.
Güzel ve uzun yolculuk sil baştan.
Bir çok yeri daha gezdik ve çoğu sizin de görsellerden ulaşabileceğiniz görüntülerde fotoğraflar çektik. Ben takılıp kaldıklarımdan seçkiler yaptım sadece. Umarım sizin de gönlünüze hoş gelmiştir.
Kısıtlı zamanımızda listemde olup da yapamadığım şeylerde oldu Stockholm de.
Olaf Palme nin vurulduğu yere gidemedim mesela. Ya da geçtim farkında değildim bilmiyorum.
Nobel Müzesi için de vakit kalmadı.
Alp daha önce gittiği küçüğün de böyle bir isteği olmadığından çok da takılmadım buna.
İsveç yolculuğumuzdan iki gün sonra bu defa Finlandiya'nın başkenti Helsinki ye gittik.
Hala sıkılmadıysanız benimle gezmekten, isterseniz onu da paylaşırım sizlerle.
Evet diyen parmak kaldırsın lütfen :)
Gönlünüzce bir hafta sonu geçirin olur mu.
Çok güzel bir şehirmiş her kareye zevkle baktım ağaçdaki kalbi bende gördüm, sevanız bol olsun derim. Yüksük kolleksiyonunu öncede yazmıştım galiba ama yine yazayım , benim dinlenme alanım diyeceğim defalarca baktığım olmuştur. Çok güzel çokkkk.
YanıtlaSilSevgi selamlar olsun Altınoluk'tan.
Eveeet, ağaçtaki kalbi görebikmenin koşulları var :) Sanırım burayı ziyaret edenlerin hepsi görebilecek.
SilAy yine bir şey uydurdum ben :))
Beni görmenin hiç bir kolulu yok ama. Önümüzdeki günlerde Altınoluk da olucam kısmetse. Ağustos sonuna kadar Küçük Ev deyiz.
Bekleriz efendim.
Çok hoşuma gitti bu uydurma :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Neden olmasın bende beklerim.
:)) Her yaz yeni bir yer görme ve bir bloggerla tanışma planı yaptım hemen.
SilGöz alıcı yapılar, sırf mimarisi için görülebilir.
YanıtlaSilBiraz daha uzun zaman istiyor bu şehir. Bir gün yetmiyor, onu yazmamışım. Bilginiz olsun.
SilTatil için planlama yapıp koştururken tatilden soğuduğum şu anlarda seninle gezince hevese geldim biraz :)
YanıtlaSilTabii ki kalbi fotoğrafı görür görmez yazını okumadan önce gerk etmiştim bile :D
Hadi Helsinki'ye gidelim şimdi :)
Tamam Handan, tut elimi !
YanıtlaSilÇok güüzeeeeeeel bir gezi-gözlem gezmiş gibi oldum.
YanıtlaSil(80 günde devri alem gibi)
:)) Çocukken en sevdiğim kitaplardan biriydi Merih.
SilNerden geldi aklına :))
Gidecek olanlara rehberlik yapmış gibi oldun canım paylaşımlarının hepsi güzel ben ve benim gibi düşünenler gördüklerimizden çok memnunuz devamını bekleriz.
YanıtlaSilTeşekkür ederim canım.
SilBen zaten dünden hazırım :) Sevgiler.
Fotoğraflar çok güzel, çok özenli. Güzel görünüyor şehir, az biraz görmüşm oluyor insan. Teşekkür ederim:-)
YanıtlaSilBu zarif yorum için ben teşekkür ederim :)
SilSıkılmadık tabiki :) ne de güzel gezmişsini kitap evine bayıldım
YanıtlaSilNe güzel !
SilTeşekkürler :)
Ben hiç sıkılmadım seninle gezmekten Tülin Abla. Finlandiya yazısını dört gözle bekliyorum :)
YanıtlaSilİyi o zaman, gezmeye devam Gamzecim.
Silwaawww kocaman bir EVEEETT gezmekten hiç sıkılır mı insan, kaç kez baktım fotoğraflara umarım bende giderim. kuzucuklarınla nede güzel gülüyorsun.
YanıtlaSil