30 Kasım 2018 Cuma

İzmit / SEKA Kağıt Müzesi


Tam olarak adı bu.
SEKA ilk açıldığının tam 80. yalında kentin hafızası niteliğinde kapılarını yeniden açmış.

Kasım başında ben yine İzmit deydim. İstanbul öncesi veya sonrası mutlaka uğruyorum.
Hayatımın en uzun dönemi hala burada. Ankara yetişir mi ona Allah bilir.
Bu defa hem gidişte, hem dönüşte konaklamam için daha çok sebebim vardı.
Boş olan yarım günde Yonca "Sen seversin, hadi müze gezelim" dedi.
Sevmez olur muyum?
Hem SEKA'nın benim hayatımda özel bir yeri vardır. İlk stajımı Seka Klor Alkali Tesisleri'nde yapmış, hayatımda ilk kez emeğim karşılığı para kazanmıştım.


Daha içeriye adım atar atmaz sevdirdi kendini bana bu güzel müze.
Bakar mısınız inceliğe? Emanet dolaplarının her birinin kapağında fabrikada emekçilerinin iş başında çekilmiş siyah beyaz eski fotoğrafları var.




Bu sokaklarda yıllar içinde tazelenen ayak izlerimiz var.







Deniz ve şehir arasında bir kale gibi idi gözümde.








Çok sevdiğim gar binası hala duruyor çok şükür.





Bu blok notlardan çocukluğumda bizim evde hep olurdu.
Milli bayramlardaki resmi geçit törenlerinde gazilerin, öğrencilerin geçidinden sonra, önce askeri araçlar, sonra itfaiye araçları, ambulans ve en sonunda da kasaları çiçek dizileri ile süslenmiş Seka'nın kamyonları geçerdi. Üzeri açık kasalarından yol boyunca töreni izleyenlerle yağmur gibi bu küçük defterleri atarlardı :)  Her sene benim "ödev defterim" olurdu bu blok notlar.
Vitrinin içinde gördüğüm anda gözlerim doldu. 
Hatta karton kapağın selüloz kokusu geldi burnumun ucuna inanın.


Kontrol panelleri ve daha bir dolu şeye de siz anlam yükleyin.













:)


Sosyal dönüşüm modeli ve endüstri mirası diye bahsediliyor bu müzeden.
Bu fotoğraf da sanki bu cümlenin içini dolduruyor.



 Mehmet Ali Kağıtçı Türkiye'nin ilk kağıt mühendisi ve SEKA'nın kurucusu.
İnanılmaz bir yaşam hikayesi ile idealist bir adam.
Ona ayrılmış Anı Salonu'nda kitapları, belgeleri, bazı eşyaları ile kağıda adanmış ömrünü anlatıyor.








Müzeye gelen gruplar randevu alarak, burada kendi kağıtlarını üretebiliyorlarmış.
Hatta çocuk grupları sonra kendi kağıtları üzerine orada resimler yapıyor, 
sergilenmek üzere müzeye bırakıyorlarmış.




Çıktığımızda akşam oluyordu. Bizler zaman tünelinde uzunca yol almış gibi yorgunduk.
Yine de görünmez ipler bizi bir süre daha oraya bağladı.
Bir türlü ayrılamadık.

Gezmek isteyen ama gidemeyenleri de unutmadım.
Lütfen buraya tık tık.


18 Kasım 2018 Pazar

Bir Çocuğun Kalbini Sevinçle Doldurmaktan Daha Güzel Ne Olabilir?


Kasım.... Sonbahar!
Yeni bir yılın ilk günlerinin kapımıza bıraktığı umut daha dün gibiyken, yapılacaklar listemizdeki satırların henüz yarısının yanına bile "tik"atılmamışken geçiverdi günler.
Bakın ben yine buradan size çağrı yaparken buldum kendimi.



Başka şehir, başka ev, başka masanın başında.
Tıpkı başka mutfaklarda yemek yaparken yaşadığım tedirginlik gibi bir hisle yazıyorum.
İstanbul bu etkinliğimizin uğuru olsun  :)

Misafirlerim gelecek bugün de dün olduğu gibi.
Küçük dostlarıma hediye düşünürken diğer çocuklarımız hep aklımda, kalbimde.



Yeni bir yılın gelişimi kutlamaya ne kaldı şunun şurasında.
Ben yine Serebral Palsili ve Lösemili çocuklarımız için hediyeler hazırlamak istiyorum.
Galiba hep de isteyeceğim. Bu konudaki istikrarımı keşke her işimde sürdürsem diyorum samimiyetle.

Bu sevinci benimle birlikte yaşamak isteyen herkese şimdiden binlerce teşekkür.

20 Aralık 2018 son gönderi tarihimiz.

Adresimi de biliyorsunuz artık.

Aklınıza takılanlar için ;    tlnbozkoyunlu66@gmail.com     e-posta adresim.

Her zaman olduğu gibi, bir çocuğu mutlu edecek ne varsa kabulümüz.
Yine de boya kalemleri, resim defterleri, oyuncaklar ilk tercihimiz.
Hele bir de içine elinizden çıkmış,  kalbinizdekileri döktürdüğünüz satırlarla hazine değerine ulaştırdığınız yeni yıl kartpostalları eklerseniz, siz de biz de gerçekten çok mutlu olacağız.




Olmadı olamadı, sadece sosyal medya hesaplarınızda bu çağrımızı duyurun.
Bir kişi daha katılsın aramıza sayenizde. Az şey mi?
Biz yıllardır böyle bebek adımları ile yol aldık.
Her yıl özel zamanlarda toplam 500 paket hazırlayıp dağıttık çocuklarımıza.
Artık tanıyorlar, yolumuzu gözlüyorlar biliyor musunuz?
Ben o pırıl pırıl tebessümlerin uğuruna inanıyor, sevgilerinin kırk derde deva olduğunu biliyorum.
Nereden mi?


Sahi;

Bir çocuğun kalbini sevinçle doldurmaktan daha güzel ne olabilir gerçekten ?






12 Kasım 2018 Pazartesi

Bir Kapının Önündeyim, Girsem Suç,Gitsem Ayaz *








Bazen kumaşlarla oyun oynamak istiyor insanın canı.
Sonra elde kalanla, akıldan geçen birleşip  bazen bir "kapı tutucusu" oluyor.

Sizin gönlünüzün açık kapılarından iyilik, güzellik ve dostluk dolsun.
Huzurlu bir hafta olsun.



*********



Bir Kapının Önündeyim,
Girsem Suç,Gitsem Ayaz.

                                      Şükrü Erbaş