Ankara yı günlük güneşlik bırakıp geldiğim İstanbul da bir soğuk, bir yağmur, amanın!
Üstelik daha Aralık ayı bile değilken. İstanbul ve benim başbaşa kaldığımız tek günü evde geçirecek değildim yine de. Günlerden Pazartesi ve aklımdaki adres neredeyse tüm müzelerin kapalı olduğu o gün Topkapı Sarayı. Hem gitmeyeli çok zaman oldu, hem benim Müze Kart'm var canım :)
Ücret ödemeyecek olmam bir yana, uzun kuyruklarda beklemeyecek olmak harika bir şey.
Çünkü o hava koşullarında bile sarayın girişine gökten Arap, Malezyalı, Tayvanlı ve bilimum AB ülkesi vatandaşı turist olup yağmıştı.
Fotoğraf çekmekten ziyade, uzun uzun gezip, okumak istedim ne var ne yok.
Saray Mutfaklarını gezdim önce.
I. Avlu-Alay Meydanı,
II. Avlu diğer adı ile Divan Meydanı ( Saray Mutfakları, Babüssade, Sohum Kalesi Kitabesi),
III. Avlu-Enderun Avlusu ( Arz Odası, III.Ahmed Kütüphanesi, Has Oda ve Kutsal Emanetler Dairesi, Has O da Koğuşu/ Padişah Portreleri)
Daha bir çok mimari bölümü bulunan sarayın benim gezebildiğim kısımları.
Çocukluğumda ziyaret ettiğimiz zaman ( her yaz tatilimizde bir kez) kendimi bir masalın içinde hissederdim. Bunca yıl sonra her odasında, bahçelerinde sadece hüzün vardı.
Kutsal Emanetler Odası ve Savaş Giysileri ve Silahları bölümlerinde gözlerinizin dolmaması zaten mümkün değil.
Kubbealtı ( Divan-ı Hümayun)
Malum dizi filmde Hürrem Sultanın divanı dinlediği kafes.
Orada bulunan bir tarihçi hanım, bunun sadece bir rivayet olduğunu, ancak padişahlar tarafından divana katılmadıklarında kullandıklarını söyledi.
Saray saatlerinin bulunduğu bölüm.
Saatlere olan sevgimden midir nedir, fotoğraf çekmenin yasak olduğunu söyleyen görevliyi duymamışım.
Aya Sofya internet bilgisinin aksine kapalıydı. Hoş bende gezecek takat ve zamanda kalmamıştı.
Topkapı Sarayı anlatımı ve doğru dürüst fotoğrafları ile BURADA
Sultan Ahmed Meydanı'nda bu atlı polisleri görünce çok şaşırdım.
Nasıl güzel, nasıl zarifler. Rahvan geçtiler yanımdan.
Ertesi gün yola çıkmadan önce yemekler, hamur işleri yapıp bırakayım dedim küçüğüme.
Beni yolculamadan eğildi ve " evim uzun süre böyle güzel kokmayacak anne" dedi.
:((
2018 in son seyahati yine doğduğum yere oldu böylece.
İstanbul, benim sevgili yar'im !
Yeni senede, bahardan evvel yine gelirim kısmetse.
Sende bu güzellik, bunca anı, bir dolu arkadaş, akraba ve ben de bu sevgi varken.
İnşallah diyelim.
İstanbul, benim sevgili yar'im !ne güzel bir cümle:)) yine dolu dolu ve keyifli bir yazı ve tabiki seyahat olmuş:)
YanıtlaSilGezi yazıları yazamıyorum ki ben :( Anlatamıyorum sanki içimdekileri Dolunay.
SilYine de yazıyorum işte. Yarime mektup gibi ;)
Ne güzel bir gezi olmuş :)
YanıtlaSilGüzel kokular buraya kadar geldi , ellerine sağlık.
:)) Güzel kokular hep senin paketlerinden mi gelecek?
SilBirazcık da ben kokutayım Evrencim, olmaz mı?
Senin de ellerine sağlık. Şimdi karşıma dizdim seyrediyorum seninkileri.
Lindas fotografias é pena o dia estar de chuva, aproveito para desejar um Santo e Feliz Natal. 🎄
YanıtlaSilAndarilhar
Dedais de Francisco e Idalisa
O prazer dos livros
Gracias, Feliz Nadal Francisco
SilTopkapı Sarayı ziyaretiniz sizi her seferinde yeniden büyülüyor. Satırlarda hepsini görebiliyoruz. Ben yeni müzeleri de ziyaret ederdim.
YanıtlaSilBir tek gün olunca böyle maalesef. Bir de özlem var ya....
SilNeyi aradığınızı bilmeden, bulacağınıza dair bir ümit... işte o aynı adreslerin yollarına sürüyor insanı sevgili Orman ;)
Ne güzel resimler sayenizde Istanbul nostaljisi yaptim 🤗
YanıtlaSilNe iyi olmuş :)
Silİnşallah yine gelirsiniz ve anılarınıza çok keyifli yeni anılar eklersiniz.
YanıtlaSilOcak bitmeden istiyorum ama bakalım Gamze'ciğim.
SilGüzel fotoğraflarla İstanbul' u bir nebze olsun yaşattınız bize, teşekkürler..
YanıtlaSilİstanbul bu. Fotoğrafdan da olsa mutlu ediyor :)
Sil